Examples of using "Semplice" in a sentence and their turkish translations:
Basit olmalı.
Oldukça basit.
Gerçekten basit.
Bunun basit olduğunu düşünüyorum.
Bu basit bir konuydu.
Basit bir hayat yaşıyorum.
Basit!
Bu kadar basit.
Tören basitti.
Bu çok basit, gerçekten.
Her şey son derece basit.
Basit ama işe yarıyor.
Bu basit görünüyor, biliyorum.
Sade bir hayat yaşadı.
Benim basit bir çözümüm var.
Ben gerçekten basit bir insanım.
O çok basit.
O çok basit görünüyordu.
Çok kolaydı.
O oldukça basitti.
- Basitleştireceğim.
- Basitçe anlatacağım.
Bu yeterince basit görünüyor.
Çok basit görünüyordu.
Fikir basitti.
O çok basit.
O basit değil.
O kadar basit mi?
Bana daha kolay bir şey sor.
- Bu sorun çok basit.
- Bu problem çok basit
Basit bir şeyle başlayalım.
Kullanması nispeten basit.
Ah, gerçekten, oldukça basit.
Onun bu kadar basit olduğunu düşünüyorum.
Biz bunun oldukça basit olduğunu düşünüyoruz.
Bizim çok basit bir planımız vardı.
Biz sade yemek yemeğe alışkınız.
Basit bir gerçek var:
Altında yatan basitti:
Bu basit bir çözüm.
Bu aslında basit bir blok
Bu basit bir soru
ve bu sadece basit bir tanesi.
O sadece bir formalite.
O çok basit bir fikir.
Soru basittir.
Cevap basittir.
Bunu hepsi oldukça basit.
- Onun hepsi çok basit.
- Çok basittir.
Ben sadece elçiyim.
Bu basit bir hata.
O basit bir adam.
Bu işlem basit.
Görev basitti.
Mesaj basit.
Ben sadece bir turistim.
O bu kadar basit olabilir mi?
Açıklama basit.
Bu, oldukça basit bir fikir.
Bu her şeyi daha basit yapar.
Bu çok basit değil.
- O zamanlar her şey daha basitti.
- O zaman her şey daha basitti.
Araba kullanmak gerçekten çok basit.
Cihazı çalıştırmak mükemmelce basittir.
Bunun o kadar basit olduğunu sanmıyorum.
Basit! Her zaman kolay değil.
...yaşaması kolay bir yer değildir.
Bu sorun çok basit.
Arapça basit bir dildir.
O gerçekten bu kadar basit değildi.
Bu o kadar basit olamaz.
O göründüğü kadar basit değil.
Bunun sebebi çok basit.
Daha basit bir çözüm arıyorum.
Bu sorun çok basit.
Bu sorun çok basit.
Bu çok basit bir soru.
Belki de bu o kadar basit değil.
Ne yazık ki, o kadar basit değil.
O aslında çok basittir.
Basit bir şey yemek istiyorum.
Koreografi oldukça basittir.
Neden bu basit soruyu göz ardı ediyorsun?
Nedeni oldukça basittir.
Keşke o kadar basit olsaydı.
- Senin sorunun cevabı çok basit.
- Senin sorunun yanıtı çok kolay.
Bunun basit olacağını hiç söylemedim.
Unutuyoruz. Kulağa basit geliyor.
Yapacağım şey, basit bir kazık bağı.
John'un gerekçesi şuydu:
CQ: Çok kolaymış gibi anlatıyorsun Lauran.
O, basit İngilizce ile yazılmıştır.
Sadece beyaz kağıt yeterli.
O çok kolay.
O çok kolay.
Bu daha basit ve daha güvenilir.