Translation of "Umana" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Umana" in a sentence and their turkish translations:

- Cos'è la natura umana?
- Che cos'è la natura umana?

İnsan doğası nedir?

È un'impresa umana.

Bir insan çabası.

- Sono umano.
- Io sono umano.
- Sono umana.
- Io sono umana.

Ben insanım.

- Dio ha creato la razza umana.
- Dio creò la razza umana.

Allah insanı yarattı.

- Tom odia tutta la razza umana.
- Tom odia l'intera razza umana.

Tom tüm insan ırkından nefret eder.

È la natura umana.

İnsanın doğasında var.

Quando finirà l'avidità umana?

İnsanın açgözlülüğü ne zaman son bulacak?

La vita umana è corta.

İnsan ömrü kısadır.

- Questo uccello può imitare la voce umana.
- Questo uccello riesce ad imitare la voce umana.

Bu kuş insan sesini taklit edebilir.

- Se la vita umana è convessa, possiamo ottimizzarla.
- Se la vita umana è convessa, noi possiamo ottimizzarla.

İnsan yaşamı dışbükeyse, onu optimize edebiliriz.

Della dignità umana e della pubblica sicurezza,

insanlar ile de ilgileniyoruz.

Il più grande evento della storia umana.

insanlık tarihinin en büyük gerçeği.

Insomma, l'Illuminismo va contro la natura umana?

Son olarak, Aydınlanma insan doğasına aykırı mı?

Ma dovrebbe essere sicura per l'esposizione umana.

ama insan için zararlı olmamalı.

Ridere è una caratteristica della razza umana.

Kahkaha insanların bir özelliğidir.

Mai sottovalutare il potere della stupidità umana.

İnsan aptallığının gücünü hiçbir zaman hafife alma.

è in realtà abitabile per la vita umana

aslında insan yaşamı için yaşanabilir olan

Apparsi per la prima volta nella mente umana.

Hepsi ilk olarak insanların akıllarında tasavvur edildi.

Fisiologia umana è un corso da tre crediti.

İnsan fizyolojisi üç kredilik bir derstir.

Il linguaggio come lo conosciamo è un'invenzione umana.

Bildiğimiz gibi dil bir insan icadıdır.

La legge nasce dalla disperazione della natura umana.

Hukuk, insan doğasının çaresizliğinden doğar.

Per sopravvivere alla prossima fase della nostra vita umana,

İnsan varlığımızın bu sonraki aşamasında hayatta kalmak için,

Consideriamo brevemente la storia della civiltà umana sulla Terra.

Dünya'daki insan uygarlığının hikâyesini kısaca düşünün.

Si applica alla scienza, alla curiosità umana, alla solidarietà,

Bilim, merak duygusu ve dayanışma için de geçerlidir.

La verità scientifica è una creazione della mente umana.

Bilimsel gerçek insan aklının bir yaratılışıdır.

I prodotti OGM sono pericolosi per la vita umana.

GDO'lu ürünler insan hayatı için tehlikelidir.

Solo recentemente, nella grande linea del tempo della storia umana

İnsanlık tarihinin devasa ölçeğinin son zamanlarında

La sua apertura alare è grande quanto una mano umana.

Kanat açıklığı erkek elinin açık hâli kadardır.

Se non ci fosse l'acqua, la vita umana sarebbe impossibile.

Eğer su olmasaydı, insan yaşamı imkansız olurdu.

I prodotti con OGM sono pericolosi per la vita umana.

GDO'lu ürünler insan hayatı için tehlikelidir.

Con la mia squadra, ho passato in rassegna la saggezza umana

Ekibimiz atmosferdeki ısı kapanlarını

Oppure potrei mettere foglie e rametti nello zaino per mascherare la tipica forma umana.

Ya da çantama biraz yaprak ve dal doldurup keskin insan formu görüntüsünü kırarım.

A minacciare i rinoceronti sono soprattutto l'avidità umana e la speranza di grandi guadagni.

Tüm gergedanlar için en büyük tehdit insanlığın açgözlülüğü ve büyük bir kâr vaadi.

Solo due cose sono infinite: l'universo e la stupidità umana, ma non sono sicuro della prima.

Sadece iki şey sonsuzdur, evren ve insanoğlunun aptallığı, ve ben ilkinden emin değilim.

- Vista da lontano, la pietra sembrava una faccia umana.
- Vista da lontano, la pietra sembrava un viso umano.
- Vista da lontano, la roccia sembrava una faccia umana.
- Vista da lontano, la roccia sembrava un viso umano.

Uzaktan bakıldığında, kaya insan yüzü gibi görünüyordu.

L'esperto di folklore Jonathan Young dice che l'unico modo per difendersi era un'arma bagnata di saliva umana.

Halkbilimci Jonathan Young ona zarar verebilecek tek şeyin, insan tükürüğünde bulunan bir silah olduğunu söylüyor.

- "Hai mai visto una tigre che si nutre di carne umana?" "No, però ho visto un uomo mangiare del pollo."
- "Tu hai mai visto una tigre che si nutre di carne umana?" "No, però ho visto un uomo mangiare del pollo."

Hiç insan yiyen bir kaplan gördünüz mü? Hayır, ama ben tavuk yiyen insan gördüm.

La psicologia, che studia la mente umana e il comportamento umano, costruisce la conoscenza attraverso l'osservazione e la sperimentazione.

İnsan zihnini ve insan davranışlarını inceleyen psikoloji gözlem ve deneylerle bilgi oluşturur.

Perché un animale selvatico che si fa le sue cose, ottenere qualcosa da questa strana creatura umana che va a trovarlo?

Kendi hâlindeki vahşi bir hayvan, ziyarete gelen bu garip insan yaratığından ne kazanabilir ki?

Ogni individuo che lavora ha diritto ad una remunerazione equa e soddisfacente che assicuri a lui stesso e alla sua famiglia una esistenza conforme alla dignità umana ed integrata, se necessario, da altri mezzi di protezione sociale.

Çalışan her kimsenin kendisine ve ailesine insanlık haysiyetine uygun bir yaşayış sağlayan ve gerekirse her türlü sosyal koruma vasıtalarıyla da tamamlanan adil ve elverişli bir ücrete hakkı vardır.

L’istruzione deve essere indirizzata al pieno sviluppo della personalità umana ed al rafforzamento del rispetto dei diritti umani e delle libertà fondamentali. Essa deve promuovere la comprensione, la tolleranza, l’amicizia fra tutte le Nazioni, i gruppi razziali e religiosi, e deve favorire l’opera delle Nazioni Unite per il mantenimento della pace.

Öğretim insan şahsiyetinin tam gelişmesini ve insan haklarıyla ana hürriyetlerine saygının kuvvetlenmesini hedef almalıdır. Öğretim bütün milletler, ırk ve din grupları arasında anlayış, hoşgörü ve dostluğu teşvik etmeli ve Birleşmiş Milletlerin barışın idamesi yolundaki çalışmalarını geliştirmelidir.