Examples of using "ですから" in a sentence and their turkish translations:
Ben üzerime düşeni yapıyorum,
O, kuru ve duygusuzdur.
Demem o ki bu insanlar ne yaptığını biliyor.
Yasa böyle.
O zevk bana ait.
Yaralı Yüz olamıyor?
çünkü onları ölçemezsiniz.
Yani hoşuma gitsin ya da gitmesin
Saat dokuz. Maalesef gitmek zorundayım.
Erkeğiz. Mahvedeceğiz.
Kendinize şunu sorun:
Biliyorsun, altı çocuğumuz var.
çünkü doğrusunu söylemek gerekirse ezbere anlatıyorum.
Bu önalıcı çözümleri yaygınlaştırmanın yanısıra,
Oradayım, çünkü bu teknik bir mesele.
Onun kocası Oda ailesinin bir üyesidir.
Baya hızlı bir sunum olacak.
Saate göre sadece 3 dk kalmış,
aynı zamanda hoşgörülü toplumları,
Herkesin gözde bir içkisi vardır.
başkalarını da görüyorsunuz:
- Çünkü köpekler kedilerden daha sadıktır.
- Çünkü köpekler, kedilerden daha sadıktırlar.
Onu atın almadım çünkü o gerçekten pahalıydı.
O, benden çok daha büyük.
Onlar çok sıradandır, normalde olan şeylerdir.
biz aynı zamanda bu kültüre yön veren kişileriz,
Diyorum ki, robotlara daha fazla iş verelim
Bu sözlüğü sadece ucuz olduğu için alayım mı?
Tamamen ekonomik bir bakış açısından bakarsak
O normal başlangıç zamanı.
Bu yolda devam edemezsin. Onarım altında.
başka hiçbir şeyle ilgili konuşmuyor olurduk.
çünkü insanlardan etkilenen sivrisinekler sadece dişiler.
Yani bir süredir genel fikri biliyorduk.
sadece o yöne doğru ilerlemeye başlasak,
Hissiyatları hissetmek insan olmanın bir parçası.
arasında bir şeylerin kızışıp kızışmadığını soruyor.
Bu yüzden, en iyi stratejiler bireyler arasında değişecektir.
Bildiğiniz gibi, medya dersi için çok fazla film izledik.
Bakmamız gereken çok fazla yön var.
bu canlı atmosfer içindeki dünyalıları temellendiren şeyler.
Yani, çok sayıda çocuğu kuruma gönderirseniz
Tamamen terli olduğum için bir banyo almak zorundayım.
Çünkü onların maaşlarını, vergilerimizle ödüyoruz.
Bu kitap benim uğurlu eşyam. Onu her beş ayda okurum.
İşte bu yüzden bugün burada değil misiniz?
Burada, beynin fiziksel yapısı değişiyor.
Sonuçta bu küresel krizden tek faydalananlar onlar, değil mi?
İstiyorsan o köpeği satın alabilirsin. O satılık.
Çocuklara göz kulak ol, onlar afacan.
Uzmanlık, herhangi bir koça ihtiyacının olmaması demektir.
Lütfen böyle yüksek sesle şarkı söylemeyi bırakır mısın? Bu ucuz bir içki içme yeri değil.
Her şeyin birbiriyle bağlantılı olmasının güzelliğinden zevk almak için
Çünkü bu, muhalif teorilerle de uyumludur.
Bu kitap benim, ben onun içine adımı kendim yazdım.
hayatımın diğer alanlarını kontrolüm dışında görüyordum.
Biz onu ziyaret ettiğimizde o altı aydır romanı üzerinde çalışıyordu.
Boşandıktan sonra evinde tek başına koşuşturmak son derece zor olmalı.
Ailemi ziyaret etmek için birkaç gün izin alabilir miyim?
Hayır, teşekkürler. Sadece etrafa bakınıyorum.
"Bunu benim yerime yapabilir misin?" "Üzgünüm, ben çok meşgulüm."
Sıfırken 3.000.000 yen fiyatı olan arabalar, şimdi 300.000 ediyor; bu durumda sanırım benimkini biraz daha kullanacağım.
O, "Daha fazla hiçbir şey söylemeyeceğim çünkü bahaneler üretmekten nefret ederim" dedi.
Tom ayakkabı almalı. Onun eski ayakkabıları tamamen yıpranmış.
Affedersiniz;isminizi tam anlamıyla anlamadım.
- Hayır, teşekkürler. Tokum.
- Hayır, teşekkür ederim. Tokum.
Hayır, teşekkür ederim. Yeterince aldım.
Er ya da geç, şu an sahip olduğumuz TV çok eski bir model olduğu için yeni bir televizyon almak zorunda kalacağız.
Mademki İtalya'dasın, Napoli'yi görmek zorundasın.
Zamanını istediğin herhangi bir şekilde geçirebilirsin; sonuçta, senin zamanın.