Examples of using "思いました" in a sentence and their turkish translations:
Kendime dedim ki
düşündüm.
Los Angelos'ta büyüdüğünü sanıyordum.
Şu soruyla baş başa kaldım:
Bir şeyin garip olduğunu düşündüm.
Yani bu beni meraklandırdı:
Şöyle düşündüm ben de,
Onun geldiğini düşündüm.
Öleceğimizi düşündüm.
"Tanrım, başımız dertte." dedim.
bende bir terslik olduğunu düşündüm.
Bu çok saçma görünüyor...
Bir şey gördüğümü düşündüm.
Burnuma domuz pastırması kokusu gelir gibi oldu.
Haklı olduğunu düşünüyordum.
Onun bir doktor olduğunu düşündüm.
Mesleğimin bu olduğunu düşündüm.
Vazgeçmeyecektim.
dünyanın pek de iyi durumda olmadığını düşünmüştüm.
Küçük bir düğün olacağını düşündüm.
Brezilya'daki insanlar onunla gurur duyuyordu.
Şaka yaptığımı mı düşündünüz?
Ben bu yaz çalışmak istedim.
Tom'un nazik olduğunu sandım.
Fabrikayı Idaho’ya kurmak istediğimi söyledim.
"Bu doğru olamaz." diye düşündüm.
Bir an için Tom'un gülmeye başlayacağını düşündüm.
Tom'un hasta olabileceğini düşündüm.
tehlikesi geçirdik.
İşler yine de iyiydi, öyle sanıyordum.
Şans olduğunu düşünmüştüm
Bazen tekrar hasta olmanın hayalini bile kurdum.
Bu ekibe katılmak istedim.
Bu sabah altıda kalkmaya çalıştım.
Ben ilk başta onun kolay olduğunu düşündüm.
Gerçeği anlatmak.
Bütün problemi anlamak istiyordum.
Onun bir kuş kafesi gibi olduğunu düşündü.
Tom'un şaka yaptığını düşündüm.
Gelebileceğini düşündüm.
İş için geldiğini düşündüm.
- O da ağaçlar hakkında daha çok şey öğrenmek istedi.
- O da ağaçlar hakkında daha çok şey öğrenmek istiyordu.
Çiçekler hakkında daha fazla öğrenmek istiyordu.
Onun yakında geleceğini sandım.
Bay White onlara yardım etmek istedi.
Tom'un bunu yapabileceğini düşündüm.
Acilde tedavi olduktan sonra, Richard Fitzpatrick iyileştiğini düşünmüştü
Tom, Mary'nin samimi olmadığını hissetti.
Tom eline geçecek ilk fırsatta Mary ile konuşmayı planladı.
ve kesinlikle bir şeyler yapmam gerekecekti.
Sonrasında ise iyi bir şey yapamayacağımı,
Bizzat Birleşmiş Milletler İklim Konferansı'na,
bunun daha çok araştırmaya değer bir şey olduğunu düşündük.
en kötü ihtimalle podkastlarımız hakkında konuşurduk.
Tom'un sizi bir daha asla göremeyeceğini düşünmüştüm.
Derdimi anlatmayı oldukça zor buldum.
Bu neden böyle oluyor, diye düşündüm.
Onlarla bir daha asla konuşmayacağımı düşündüm.
İşte o anda zihnimde bir şimşek çaktı ve şöyle düşündüm:
"Otuz dolar bu küçük oda için çok fazla" diye düşündü.
Yardım edebileceğini düşündüm.
O kitap hakkında ne düşündünüz?
Onun Japonya hakkında her şeyi bildiğini düşündüm.
Tom ve Mary'nin beni bir rehine olarak kullanacaklarını düşündüm.
Fark ettim ki hikâye olduğu için bunun anlatılması gerek
Bunun Fransızcanı geliştirmen için bir fırsat olacağını düşündüm.
Sam'in nerede olduğunu ve ne yaptığını merak etti.
Ama bu sözleri gördüğüm an bunlarda paylaşmaya değer bir şey gördüm.
Bu sebeple, "asla, imkânsız" sözlerini ortadan kaldırmaya karar verdim.
Tıpkı babam gibi karakterimin adam gibi adam olmasını istiyordum.
Düşündüm ki sen Tom'un nereye gittiğini biliyor olabilirsin.
Tom'un yaptığının şirin olduğunu düşünüyordum.
Kitabı çok enteresan buldum.
Meteliksiz olduğunu düşündüm.
Doktorlar onun öldüğünü düşünmüştü ama o bugün hâlâ hayatta ve sağlıklı ve bir işi ve bir ailesi var.