Examples of using "美しい富士山の景色が見えるかと期待していたが、あいにくと雲がすっぽりと山を覆っていた。" in a sentence and their turkish translations:
Fuji Dağının doğal manzarasını görmeye can atıyordum fakat maalesef o tamamen bulutların arkasına saklanmıştı.