Examples of using "żywności" in a sentence and their turkish translations:
Savaş kurbanlarına yiyecek temin ettiler.
Yüksek kolesterollü gıdaları yemeyi önlemek en iyisidir.
Herkese yeterli yiyecek ve giyecek verildi
Onlar artan bir nüfusa sahip, bu yüzden çok daha fazla yiyeceğe ihtiyaçları var.
Genetiği değiştirilmiş gıda yemenin tehlikeli olduğunu düşünüyor musunuz?
Organik gıda yemek maliyetine değer mi?
Genetiği değiştirilmiş gıda yemekten kaçınmak neredeyse imkansız.
Ben size düşük bir fiyatla iyi yemek sunmayı umuyorum.
Benim iki yaşındaki oğlum onu beslemeye çalıştığım sağlıklı yiyeceğin bazısını yemeyecek.
Genellikle 20 dönümden az alanlarda işleyen düşük gelirli ülkelerde