Examples of using "Brak" in a sentence and their turkish translations:
Param yok.
- Sözcük kaybındayım.
- Ne diyeceğimi bilemiyorum.
Artık güç dengesizliği kurulmuştu,
Doğaya saygısızlık.
Telefonsuzluk sıkıntılı bir durum.
Cannon'ın açıklamasına göre bu algısal kontrol eksikliği,
çok daha fazla şey öğreniyor bence. POLİS
- Herhangi bir haber olmaması iyi bir haber.
- Hiç haber olmaması iyi haberdir.
O kesinlikle cesaretsiz değil.
- Onun deneyimi yok.
- O deneyimsiz.
Benim sabrım yok.
Yani az uyku, bir erkeği bu önemli sağlık açısından
öncelikle suyumuzu mu tazeleyeceğiz?
Sözcüklerin ötesinde manzara çok güzel.
Son neden ise, insanların zamanlarının olmadığını söylemeleri.
Kas eksiklikleri güçlerini veya çevikliklerini kötü etkilemedi.
Bana cesaretin korkunun olmayışı değil,
o ortamla aranda hiçbir engel bulunmaması çok yardımcı oluyor.
O üniversiteden yeni mezundur, bu yüzden hiç deneyimi yok.
Demek izleri takip edip suyumuzu tazelememiz gerektiğini düşünüyorsunuz?
Ekonominin gelişeceğine dair önemli bir iyimserlik var.
Kimsenin benim parayla çok güvensiz olduğumu bilmesini istemiyorum.
Yetişkinlikteki uyanık yaşamın üçte birini daha eğlenceli yapmak için zaman yok mu?
Uyku eksikliğinin öğrencinin notlarının üzerinde çok büyük olumsuz etkisi olabilir.
Enkaz planına mı bağlı kalacağız, öncelikle suyumuzu mu tazeleyeceğiz?