Translation of "Dziadek" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Dziadek" in a sentence and their turkish translations:

Dziadek lubi przesadzać.

Büyükbabam onu abartmayı seviyor.

Dziadek drzemie na kanapie.

Büyükbaba kanepede uyukluyor.

Gdzie mieszka twój dziadek?

Deden nerede yaşıyor?

Mój dziadek lubi spacerować.

Dedem yürümeyi sever.

Mój dziadek jest stolarzem.

Dedem marangoz.

Mój dziadek wcześnie wstaje.

Dedem erken kalkar.

Dziadek Tom'a był niewolnikiem.

Tom'un dedesi bir köleydi.

Mój dziadek był młynarzem.

Büyükbabam bir değirmenciydi.

Mój dziadek był bohaterem.

Büyükbabam bir kahramandı.

Mój dziadek hoduje kaczki.

Dedem ördek yetiştirir.

Ile twój dziadek ma lat?

Deden kaç yaşında?

Mój dziadek mówi bardzo wolno.

Büyükbabam çok yavaş konuşur.

Ile kapeluszy ma twój dziadek?

Büyükbabanın kaç tane şapkası var?

Mój dziadek pochodzi z Osaki.

Büyükbabam Osaka'lıdır.

Mój dziadek zbudował ten dom.

Büyükbabam bu evi inşa etti.

Dziadek nie trzyma już moczu.

Büyükbabam artık idrar tutamıyor.

Ile lat ma wasz dziadek?

Büyükbabanız kaç yaşında?

Mój dziadek jest bardzo zdrowy.

Dedem çok sağlıklı.

Dziadek Toma nie potrafił czytać.

Tom'un dedesi okuyamazdı.

Mój dziadek codziennie chodzi na spacer.

Dedem her gün yürüyüşe çıkar.

Tom nie wie, kim jest dziadek Mary.

Tom'un Mary'nin büyükbabasının kim olduğu hakkında hiçbir fikri yok.

Mój dziadek zazwyczaj je śniadanie o szóstej.

Büyükbabam sabah kahvaltısını genellikle saat altıda yer.

Mój dziadek nie potrafi chodzić bez laski.

Büyükbabam bir baston olmadan yürüyemiyor.

Mój dziadek chce w spokoju przeżyć resztę swych dni.

Büyükbabam hayatının geriye kalan kısmını sakin bir şekilde yaşamak istiyor.

Mój dziadek mówi czasem do siebie, kiedy jest sam.

Yalnızken, büyükbabam bazen kendi kendine konuşur.

Mój dziadek mówi, że jest zbyt stary, żeby pływać.

Dedem yüzemeyecek kadar yaşlandığını söylüyor.

Tom ma brodę, tak jak jego ojciec, dziadek i bracia.

Tom aynı babası, büyükbabaları ve kardeşleri gibi bir sakala sahip.