Translation of "Partes" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Partes" in a sentence and their turkish translations:

- Está dividido em três partes.
- É dividido em três partes.

O üç kısma bölündü.

Partes diferentes para cada um.

Bu bölgeler herkes için farklı.

Visitei muitas partes da Inglaterra.

- İngiltere'nin birçok kısımlarını ziyaret ettim.
- İngiltere'nin birçok kısmını ziyaret ettim.

- A máquina está sem algumas de suas partes.
- Estão faltando algumas partes da máquina.

Makinenin bazı eksik parçaları var.

Algumas partes do cérebro são ativadas.

Beyninizin bazı bölgeleri aktifleşti.

Havia flores por todas as partes.

Her yerde çiçekler vardı.

Essa teoria consiste em três partes.

Bu teori üç kısımdan oluşur.

As partes restantes no espaço são empurradas

uzay boşluğundaki geri kalan parçalar ise itildi

Quando digo essas partes sem conhecê-las

bu kısımları bilmeden bu kısımları size anlattığımda

Este livro está dividido em quatro partes.

Bu kitap dört bölüme ayrılmıştır.

Divida esta linha em vinte partes iguais.

Bu doğruyu 20 eşit parçaya bölün.

Esta análise se divide em duas partes.

Bu analiz iki bölüme ayrılır.

Chamamos as partes que estão quebradas no continente

kıtanın içerisinde parçalanan kısımlara ise biz levha diyoruz

Compramos muitos produtos de várias partes do mundo.

Biz bir çok ürünü dünyanın bir çok yerinden alıyoruz

Por favor, divida a pizza em três partes.

- Lütfen pizzayı üç parçaya bölün.
- Lütfen pizzayı üç parçaya ayırın.

A mãe dividiu o bolo em três partes.

- Anne pastayı üç parçaya böldü.
- Annem pastayı üç parçaya böldü.

O inglês é falado em muitas partes do mundo.

İngilizce dünyanın birçok yerinde konuşulur.

Eu prefiro pagamento total do que pagamento em partes.

- Ben tam ödemeyi kısmi ödemeye tercih ederim.
- Ben toplu ödemeyi taksitle ödemeye tercih ederim.

Muitas partes da África foram colonizadas por países europeus.

Afrika'nın birçok kısmı Avrupa ülkeleri tarafından sömürgeleştirildi.

O todo é maior do que a soma das partes.

Bütün, parçaların toplamından daha büyüktür.

Antes mesmo de atingir as partes internas da nuvem de Oort

oort bulutunun iç kısımlarına bile ulaşamadan

As únicas partes perigosas da cobra são o veneno e as presas.

Bir yılanın tehlikeli tek kısmı vardır, o da zehri ve dişleri.

O francês é falado em partes da Itália, assim como na França.

Fransızca Fransa'nın yanı sıra İtalya bölgelerinde konuşulur.

Você percebe que o cérebro humano é separado em três partes principais

üç ana kısma ayrıldığını görürüz.

As únicas partes perigosas da cobra são o veneno e as presas. Pronto, vamos.

Bir yılanın tehlikeli tek kısmı vardır, o da zehri ve dişleri. Tamam, hadi gidelim.

O equador é uma linha imaginária que divide o globo em duas partes iguais.

Ekvator dünyayı iki eşit parçaya bölen hayali bir çizgidir.

Em muitas partes do mundo, não há comida suficiente para satisfazer as necessidades de todos.

Dünyanın pek çok yerinde, herkesin ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli yiyecek yoktur.

Em inglês há oito partes principais da fala: substantivo, verbo, adjetivo, advérbio, pronome, preposição, conjunção e, por fim, interjeição.

İngilizcede dilin sekiz ana bölümü vardır:isim,fiil,sıfat,zarf,zamir,edat,bağlaç ve son olarak ünlem.

- Ela cortou a maçã pela metade.
- Ela cortou a maçã no meio.
- Ela dividiu a maçã em duas partes iguais.

O, elmayı iki parçaya ayırdı.

- O menino cortou o bolo em dois.
- O garoto cortou o bolo em dois.
- O garoto cortou o bolo em duas partes.

Çocuk pastayı ikiye kesti.