Examples of using "Vermelho" in a sentence and their turkish translations:
Bu kırmızı.
Tom kızardı.
O katı kırmızıydı.
Javier kızardı.
Kırmızı bir arabam var.
En sevdiğim renk kırmızı.
Sinyal kırmızıydı.
Onun yüzü kızardı.
Köpek kırmızıdır.
Kırmızı bir günlük aldım.
Trafik ışığı kırmızıya döndü.
Kalemim kırmızı.
Bu kurşun kalem kırmızı.
Benim arabam kırmızı.
Güneş kırmızıdır.
Gök kırmızıydı.
Bu kitap kırmızıdır.
Kırmızı balonu istiyorum.
Araba kırmızıdır.
Kitap kırmızıdır.
Kan kırmızıdır.
Senin kanın kırmızı.
Kırmızı kabloyu kes.
Gökyüzü kızıl.
Yeni bir kırmızı arabam var.
Ben hiç kırmızı bir deniz görmedim.
Tom kırmızı bir kazak giyiyor.
En sevdiğim renk kırmızı.
O saçını kırmızı boyadı.
Kırmızı ışıkta durdun mu?
Kırmızı daha iyidir.
Saçımı kızıl boyadım.
Kırmızı bir araba aldım.
O kırmızı giymişti.
Benim favori rengim kırmızıdır.
Yeni elbisem kırmızı.
Onun kitabı kırmızı.
Kasabayı kırmızıya boyayalım.
Kırmızı ışıkta geçme!
O kızarmaya başladı.
Mars, Kızıl Gezegen'dir.
Yüzü kırmızıydı.
Kırmızı trafik ışığı "dur" gösterir.
Mars, kızıl gezegendir.
- Kırmızı bir spor araba aldım.
- Ben kırmızı bir spor otomobil satın aldım.
Yeşil kırmızı ile gitmez.
Kırmızı bir renktir.
Tom kırmızı bir araba aldı.
Bisikletini kırmızıya boyadı.
Mary güzel bir kırmızı elbise giyiyor.
Tom asla kırmızı giymez.
Güneş batarken kırmızıdır.
Onun kızıl saçı ve çilleri var.
Kırmızı bir elbise onun üzerinde iyi görünüyor.
Bu benim kırmızı kalemim.
Bu senin kırmızı kalemin mi?
Gözün niçin kırmızı?
Tom'un burnu kızarmıştı.
Tom'un kızardığını gördüm.
Tom kırmızı bir spor araba sürüyor.
Dün kırmızı bir araba aldım.
Tom ahırı kırmızıya boyadı.
O, kapıyı kırmızıya boyadı.
Sen hiç kızıl nehir gördün mü?
Tom'un yüzü kırmızı.
Tom'un da kırmızı bir arabası var.
O, saçını kırmızıya boyamak istiyor.
Neden çitini kırmızıya boyadın?
Arkadaşlarımdan biri kırmızı bir araba aldı.
Bir kırmızı araba ve bir beyaz olanı gördüm.Kırmızı olan beyaz olandan daha hoş görünüyordu.
Bilgisayarın rengi kırmızıdır.
Onun yüzü aniden kızardı.
Kırmızı moda değil.
O mağazadan kırmızı bir kazak aldım.
O, tırnaklarını hep kırmızıya boyar.
Kırmızı çatılı bir ev gördüm.
Evimin çatısı kırmızıdır.
Tom, Mary'ye yeşil defteri uzattı.
Işığın kırmızıya döndüğüne dikkat etmedim.
Kırmızı çatılı eve bak.
Tom büyük olasılıkla kırmızı arabayı satın alacak.
"Kırmızı kabloyu kes." "Onu kestim, şimdi ne olacak?"
Mary'nin tırnakları parlak kırmızıya boyanmış.
Biri kırmızı ve diğeri beyaz.
Neden bankı kırmızıya boyadın?
Kırmızı iplik yok.
Hiç saçını kızıla boyadın mı?
Kırmızı şapka, onun elbisesiyle iyi gider.
Kızarıyorsun.