Examples of using "Стоило" in a sentence and their turkish translations:
Ona değerdi.
O buna değdi mi?
O denemeye değerdi.
- Ne kadardı?
- Kaça mal oldu?
Buna değer olduğunu umuyorum.
O kaça mal oldu?
Denemek daha iyi olurdu.
O çoğa mal oldu.
Bu çok fazlaya mal olmadı.
Teşekkürler. Yapmak zorunda değildin.
Kaça mal oldu?
- Tom, Mary'yi aramalıydı.
- Tom'un Mary'yi araması gerekirdi.
Bunun kaça mal olduğunu hatırlıyor musun?
O, bana 10 dolara mal oldu.
Bence Tom daha erken ayrılmalıydı.
Tom dersleri atlatmamalıydı.
Bu çok fazla pahalıya mal olmadı.
O, onun işine mal oldu.
- Önemli bir şey değildi.
- Abartmaya değmezdi.
Belki o buna değdi.
Fransızca çalışmalıydım.
- Uzak durmalıydın.
- Uzak durmalıydınız.
- Uzakta kalmalıydın.
Bu bize pahalıya patladı.
Bunu hepsi ona değer miydi?
Asla evlenmemeliydim.
Gitmemeliydin.
Bunun hepsi kaça mal oldu?
Gerçekten ona değer miydi?
Bu, Fadıl'ın hayatına mal oldu.
Tom'u dinlemeliydik.
Bir avukat tutmalıydım.
Bu hiçbir şeye mal olmadı.
Tamamen değdi!
Bu bir servete mal olmuş olmalı.
Riske atmaya değmezdi.
Neredeyse hayatıma mal oldu.
Tom'a gerçeği söylememeliydin.
Belki seni öpmemeliydim.
- Bu kadar erken vazgeçmemeliydin.
- Bu kadar çabuk pes etmemeliydin.
Sen onun tavsiyesini kabul etmeliydin.
Doktora görünsen iyi olur.
O elli dolardan daha azdı.
- Tom, Mary'yi beklemeliydi.
- Tom'un Mary'yi beklemesi gerekirdi.
Tom'un gitmesine izin vermemeliydik.
O bana servete mal oldu.
Tom o şeyleri söylememeliydi.
Tom onu yazmamalıydı.
Her kuruşuna değdi.
Ona gerçeği söylemeliydin.
Onu yapmamalıydım.
Belki gelmemeliydim.
Bunun kaça mal olduğunu söyledin?
Bu denemeye değerdi.
Sanırım ona yardım etmeliydim.
Bu çok paraya mal olurdu.
Bu bana üç yüz dolara mal oldu.
- Onu öpmemem gerekirdi.
- Onu öpmemeliydim.
Bize gerçeği söylemeliydin.
Birlikte kahvaltı yapmalıyız.
Onun bana kaça mal olduğunu tahmin et.
Belki evlenmemeliydik.
Tom, Mary'yi kızdırmamalıydı.
Biraz daha nazik olman gerekirdi.
Bu bana hiçbir şeye mal olmadı.
Ne zahmet ettin!
Bunu tek başıma yapmayı denememeliydim.
- Tom'u seninle getirmemeliydin.
- Tom'u yanında getirmemeliydin.
Bu beklediğimden çok daha fazlaya mal oldu.
Tom bundan Mary'ye bahsetmemeli.
Böyle aceleyle gelmene gerek yoktu.
O elmas yüzük, bir servete mal oldu.
Tom bu kadar çok yememeliydi.
Ben belki de onu yememeliydim.
Bütün gece ayakta kalmamalıydık.
Neredeyse onun hayatına mal oldu.
Neredeyse onun hayatına mal oldu.
Onun bana ne kadara mâl olduğunu biliyor musun?
Tom'un dans etmesini görmeliydin.
Muhtemelen onu yapmamalıydım.
Araba sürmemeliydim.
Mary ile evlenmemeliydim.
Sanırım onu yapmamalıydın.
Belki de Tom'a yardımcı olmaya çalışmalıydık.
Biz asla onu yapmamalıydık.
Gerçekten sana üç yüz dolara mı mal oldu?
Boston'u terk etmemeliydik.
Ona bağırmamalıydım.
Sanırım bunu daha önce yapmalıydım.
Böyle bir şeyi satın almamalıydım.
Asla sigara içmeye başlamamam gerekirdi.
Çok pahalı olurdu.
30 dolar tuttu.
Çok fazlaya mal oldu.