Examples of using "был так" in a sentence and their turkish translations:
Neden Tom çok üzgündü?
Tom çok dikkatliydi.
Tom çok hastaydı.
Tom çok sakindi.
Çok hayal kırıklığına uğramıştım.
Çok yalnızdım.
Çok korkmuştum.
Tom çok meşguldü.
Ben çok meşguldüm.
Ben çok aşağılandım.
Tom'un neden çok korktuğunu merak ediyorum.
Tom o kadar meşguldü ki öğle yemeğini atladı.
"Adam o kadar kötü müydü?" diye sordum.
Tom hiç çok mutlu olmadı.
Ben çok emin olmazdım.
Uzun zamandır bu kadar meşgul değildim.
Onu gördüğüme çok sevinmiştim.
Tom'u gördüğüme çok sevinmiştim.
Öyle kaba olduğum için özür dilerim.
O kadar erken boşalmak zorunda değildin.
Tom'un neye çok üzüldüğünü bilmiyorum.
Hiç böyle korkmadım.
Onun Tom olduğundan çok emindim.
Daha önce hiç bu kadar korkmamıştım.
O, o kadar kızgındı ki akşam yemeği yemeyi unuttu.
Tom daha önce hiç bu kadar meşgul olmamıştı.
O bana yardım edecek kadar kibardı.
Ben o gün çok mutluydum.
Tom'u tekrar gördüğüme çok sevinmiştim.
Mary'yi tekrar gördüğüme çok sevinmiştim.
O kadar heyecanlıydım ki uyuyamadım.
Konuşamayacak kadar çok şaşırmıştım.
Tom çok mutluydu.
Tom'un şaşırdığı kadar şaşırdım.
Tom o kadar şaşırmıştı ki, nutku tutuldu.
Çok hayal kırıklığına uğramıştım.
Sen çok haklıydın.
O kadar mutluydum ki onlara teşekkür etmeyi unuttum.
Tom çok meşgul görünmüyor.
Kafam çok karışıktı.
Tom, Mary kadar korkaktı.
Ben çok yoğundum.
O konuşamadı, çok kızgındı.
Tren o kadar kalabalıktı ki yol boyunca ayakta durmak zorunda kaldım.
Ben çok mutsuzdum.
O kadar ürkmüştü ki yalınayak dışarı koştu.
- O, ekmek alamayacak kadar fakirdi.
- O, o kadar fakirdi ki ekmek alamıyordu.
Tom bağırmaya bile fırsat bulamayacak kadar korkmuştu.
O beni hastaneye götürme nezaketini gösterdi.
Tom'un bugün çok meşgul olduğunu sanmıyorum.
Bir şey yapamayacak kadar çok korkmuştum.
Tom o kadar sarhoştu ki beni tanımıyordu bile.
O, o kadar sarhoştu ki onun açıklaması mantıklı gelmedi.
O, o kadar meşguldu ki kendisi gitmek yerine oğlunu gönderdi.
Tren o kadar doluydu ki tüm gezi boyunca ayakta kalmak zorunda kaldım.
O kadar üzgündü ki neredeyse çıldırmıştı.
Neden bu kadar aptaldım?
Neden bu kadar kırgındın?
O bizi teknesiyle adaya götürecek kadar kibardı.
O kadar korktum ki neredeyse hiç düşünemiyorum.
Fizik öğretmenimi hiç bu kadar korkmuş görmemiştim.
O kadar fakirdi ki ekmek alamıyordu.
Çok mutluydun.
Son kez bu kadar mutlu olduğumu hatırlayamıyorum.
Film o kadar iyiydi ki onu tekrar görmek istiyorum.
O, partide o kadar komikti ki gerçekten gülmeme engel olamadım.
Tom Mary'ye o kadar kızgındı ki o ona bakamadı bile.
Robert o kadar meşguldu ki golf oynamak için bir daveti geri çevirmek zorunda kaldı.
Tom o kadar şaşırmış olamaz.
Geçen hafta çok meşguldüm.
Onun annesine karşı çok kaba olduğu için, Tom Mary'den özür dilemeli.
Ben de senin kadar şaşırmıştım.
Erkek kardeşim okumaya öylesine dalmıştı ki odaya girdiğimde beni fark etmedi.
Çok mutluydum.
Ben çok dikkatliydim.
Ben çok açtım.
Ailen ve çocuğun için endişeleniyorsun. Daha öncesinde hayvanlara karşı aşırı duygusal davranan biri değildim.
Hiç bu kadar mutlu olduğumu sanmıyorum.
O zaman çok gençtin.
Bana istasyona nasıl gidileceğini gösterecek kadar kibardı.
Ona inanacak kadar akılsızdım.