Examples of using "нему" in a sentence and their turkish translations:
Ona ilgin var mı?
Herkes ona doğru koştu.
O ona karşı naziktir.
O onu özlüyor.
Dev gibi bir kuş ona doğru uçarak geldi.
Onu aramak için zahmet etmeyin.
Lütfen beni ona götür.
Onu özlüyorsun, değil mi?
Onu özlemiyor musun?
O, onu çok özledi.
Onu özlüyor musun?
O ona yakın taşındı.
O onu özlüyor.
Onu özledim.
Onu özlüyorum.
Ona ilgi duyuyorum.
Bir polis ona doğru geldi.
Onu özledik.
Onlar onu özledi.
Onu rahat bırak.
O ona koşarak geldi.
O ona karşı naziktir.
Onu çok özlüyor olmalısın.
Onu özledim.
Asla ona arkanızı dönmeyin.
Onu çok özlüyorsun, değil mi?
Onu özlemeyecek misin?
Onun için bir sorum var.
Bu işin onunla ne ilgisi var?
Hatta, bu hisse o kadar çok alışmıştım ki,
aynı zamanda dinleyin.
Onu yarın ziyaret edeceğim.
Ona karşı tavrım değişti.
Yarın ona uğrayacağım.
Geçerken onun evine uğrayalım.
O, onun için de geçerlidir.
- Sık sık onu ziyaret ederim.
- Ben sık sık onu ziyaret ederim.
Ben sadece onu özlüyorum.
Kimse ona yaklaşmadı.
Ben zaten onu özlüyorum.
Onlar yavaşça ona yaklaştılar.
O her zaman onda hata buluyor.
O, ona karşı nazik değildir.
Mary ona daha yaklaştı.
Onu zaten özlüyorum.
Tom'un çocukları onu özlüyor olmalı.
Onu özlediğini biliyorum.
Tom'a onu özlediğimi söyle.
Sizin de bir rolünüz var.
Çocuk sorularla onu rahatsız etti.
O, ona yardım için başvurdu.
Tom geçerken uğramamı istedi.
Onu iki günde bir ziyaret ederim.
Ona alışamıyorum.
Onu özlemeyeceğim.
Onu hâlâ özlüyorum.
Onun için hislerim yok.
- Onunla işim var.
- Onda işim var.
Herkes tavsiye için ona gelir.
Beni ona götürmeni istiyorum.
- Onu çok özlüyorum.
- Onu çok özledim.
Onu özleyeceksin.
Onun için adil olmazdı.
Şuna bağlanalım. Dua edin de halat beni taşısın.
Bunun onunla ilgisi yok.
Ona dokunmayın!
Tom, Mary'nin kendisine doğru geldiğini gördü.
Kimsenin doğal bir bağışıklığı yok.
Buz üzerinde yürüyecek kadar kalındı.
Buz üzerinde yürüyecek kadar kalındı.
Tom onun yatak odasına gitmememi söyledi.
Onu ziyaret edelim.
Ona arkanızı dönmeyin.
Tom benim kendisine dokunmamı istemedi.
Tom şarkı söylemeye başladı ve hepimiz katıldık.
Yüzünde bir gülümseme ile ona yaklaştı.
Tom senin onun hakkında nasıl hissettiğini biliyor mu?
Onu özlüyoruz.
Tom onu özlüyor.
Ben ona kendi oğlum gibi davrandım.
O, asla onunla randevulaşmadı.
Tom Mary'nin ona dokunmasını istemiyor.
Tom yarın evine gelmemi istedi.
Tom doğum günü partisine gelmeni istiyor.
Ona dokun.
Onu ziyaret ettiğimde o evde değildi.
Ona uğradığımda, o evde değildi.
O ona katılmam için ısrar etti.
İngilizce dilinden ve onunla ilgili her şeyden nefret ediyorum.
Tom gülmeye başladı ve odadaki herkes katıldı.
Onu çağırdığım zaman telefonla konuşuyordu.
Onun doğum günü partisine gelemedim.
Ben deliriyorum! Onu o kadar çok özlüyorum ki!
Şimdi o yok, biz onu çok özlüyoruz.
O, ona yanaştı ve adının ne olduğunu sordu.
Tom insanların evine girmesine izin vermez.