Examples of using "последняя" in a sentence and their turkish translations:
İnsanlığın son umudusun.
Biz sizin son umudunuz.
Bu sonuncusudur.
Bu senin son şansın.
Bahsedeceğim son alışkanlık, saldırganların dışarı çıkıp
Bu, bardağı taşıran son damla!
O, bardağı taşıran son damladır.
Son kartpostal benimki.
Bu son oyun.
- Devenin belini kıran son saman çöpüdür.
- Bardağı taşıran son damla.
Sende son sürüm var mı?
Son işin neydi?
Bu, bardağı taşıran son damla oldu.
Son yara ölümcüldü.
Ben sonuncuyum.
Bu kitabın son bölümü.
O köy düşmanın son kalesidir.
Son bir umudum vardı.
Son umudu onu terk etti.
Bu kitabın son yaprağı eksik.
Bu bardağı taşıran son damladır.
Onun son oyunu büyük bir başarıydı.
O sonuncusu.
Bu, serinin son konferansı.
- Takımda "ben" yok.
- Takımda sen-ben olmaz.
en son oyun bittiğinde ise kimin kuyusu daha derinse o oyunu kaybeder
en son kalan grup yani köprüdekiler
Bu yazılımın en son sürümü var mı?
Son dakika! Ayasofya'yı kiliseye çevirdiler.
Bu bardağı taşıran son damlaydı! Seni bir daha görmek istemiyorum!
Bu, ilk ya da son hatan değildi.
Dün gece söylediğin son şarkının adı neydi?
Sonuncusu en iyisi.
Tom'u son gören benim.
Onları gören son kişi bendim.
Onu gören son kişi benim.
Onu gören son kişi benim.
Tom'la konuşan son kişi benim.
Sen karşılaşmayı umduğum son kişisin.
O benim son şansımdı.
Sabrımın sonundayım.
Mary evli bir adama aşık ilk kadın değil ve o son da olmayacak.
Şu an yapmak isteyeceğin son şey Tom'la konuşmak olduğunu düşünüyorum.
O film hakkında en iyi hatırladığım son sahnesiydi.
Sen bunu bana anlatan ilk kişi değilsin, muhakkak son kişide değilsin.