Examples of using "поставил" in a sentence and their turkish translations:
Tom bardağını yere bıraktı.
Tom biraz müzik koydu.
Bavulumu yere koydum.
Ben biraz müzik açtım.
Tom alarm kurdu.
Tom bir gözümü patlattı.
Tom kutuyu masaya koydu.
Tom içkisini indirdi.
Kış lastiklerini taktın mı?
Tom Mary'nin bir gözünü morarttı.
Tom kaseyi mikrodalganın içine koydu.
Tom bavulunu yere koydu.
Tom çalar saatini saat 2.30'a kurdu.
Steve Jobs'da kendine bir çevre belirledi
Kutuyu masanın üstüne bıraktı.
Tom bardakları rafa koydu.
Tom paspası kapının arkasına koydu.
Tom kutuyu arabaya koydu.
Tom sobanın üzerine bir çaydanlık koydu.
Tom içkileri masaya koydu.
Tom sepeti masaya koydu.
Tom çiçekleri bir vazoya koydu.
Senin gözünü kim morarttı?
- Kim onun gözünü morarttı?
- Onun gözünü böyle kim morartmış?
Onun gözünü kim morarttı?
O mektubun üzerine damgasını vurdu.
Tom pastayı fırına koydu.
Tom vazoyu masaya koydu.
Tom kutuyu masaya koydu.
Tom ayaklarını yere koydu.
Tom'un gözünü morartan benim.
O, tabakları üst rafa koydu.
Sen aptal görünmeme neden oldun.
Bu konuda bahse girmezdim.
Ne kadar teklif ettin?
Babam alarmı altıya kurdu.
Tom'un amacı ünlü olmaktı.
Tom'un gözünü kim morarttı?
Şarabı bitirdim ve bardağı koydum.
Kronometreyi başlattım.
Tom tavayı ocağa koydu.
Bavulunu nereye koymamı istiyorsun?
Ayakkabımı çıkarıp yatağın altına koydum.
Onu oraya kim koydu?
Onu geri koydum.
Tom'a o siyah gözü veren kişi benim.
O at üzerine on dolar iddiaya giriyorum.
- Tom erken kalkmaya özen gösterir.
- Tom erken kalkmayı huy edinmiştir.
Tom zaten anlaşmayı imzaladı.
Mary'nin bir gözünü patlatan kişi Tom'dur.
Tom'un oynadığı at sonuncu oldu.
Tom, kitabı rafta ait olduğu yere geri koydu.
Bunu hangi rafa koymamı istersin?
Bu valizleri nereye koymamı istiyorsun?
Tom bütün kapılarına yeni kilitler taktı.
Tom Mary'nin önündeki masaya bir fincan kahve koydu.
- Tom alışveriş torbasını mutfak masasına koydu.
- Tom market poşetini mutfak masasına koydu.
- Tom pazar çantasını mutfak masasına koydu.
- Tom yanlış seçim yaptı.
- Tom yanlış tercihte bulundu.
Tom her sabah meditasyon yapmayı kural haline getirdi.
Tom yemek odası masasına üç tane mum koydu.
Masana bir fincan sıcak çay koydum.
Sütün birazını içtim ve geriye kalanını dolapta tuttum.
Onun dürüstlüğünü asla sorgulamadım.
Tom kronometreyi ayarladı.
Tom demliği su ile doldurdu ve onu sobanın üstüne koydu.
Tom sandviç tabağını Mary'nin önündeki masaya koydu.
Tom içkisinden bir yudum aldı ve bardağı masaya geri bıraktı.
O, filmi duraklattı ve tuvalete gitti.
O, kutuyu masaya koydu.
O, kitabı rafa koydu.
Tepsiyi masaya koydum.
Buzdolabına su koydun mu?
Hırsız bana vurdu ve gözümü morarttı ve daha sonra kaçtı.
Tom aldığı eski gitara yeni teller taktı.
Sütü buzdolabına koydum.
Onu odana koydum.
Burada bir yere koydum.
Ayakkabılarımı yatağın altına koydum.
Tom alarmını 2.30'a kurdu.
İmzaladın mı?
Onu oraya kim koydu?
Yatmadan önce alarmı kurdu.
Tom tabağa biraz bira döktü ve köpeği için onu yere koydu.
Tom kaseyi mikrodalgaya koydu ve pişirmeyi başlatmak için düğmeye bastı.
Tom yemeği masaya koydu ve herkese yemeye başlamasını söyledi.
Onu ait olduğu yere geri koydum.
Onu nereye koydun?
Sandalyeleri arka arkaya koydun.
Onu oraya birisi koydu ama kim olduğunu bilmiyorum.
Tam olarak nereye koydun?
Tanrı, Nuh'a "Kendimle yeryüzündeki bütün canlılar arasında sürdüreceğim antlaşmanın belirtisi budur" dedi.
Alfabeyi yeniden düzenleyebilseydim, U ve I'ı birlikte koyardım.
O kutuyu nereye koydum?
Onu kovdu; yaşam ağacının yolunu denetlemek için Aden bahçesinin doğusuna Keruvlar ve her yana dönen alevli bir kılıç yerleştirdi.
Yeryüzünü aydınlatmak, gündüze ve geceye egemen olmak, ışığı karanlıktan ayırmak için onları gökkubbeye yerleştirdi. Tanrı bunun iyi olduğunu gördü.
Mary, Tom'un online avatar olarak neden bir kediyi seçtiğini anlamıyor.