Translation of "Colón" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Colón" in a sentence and their turkish translations:

- Colón descubrió América.
- Cristóbal Colón descubrió América.

Kristof Kolomb, Amerika'yı keşfetti.

Colón descubrió América.

- Columbus Amerikayı keşfetti.
- Kolomb, Amerika'yı keşfetti.

- Colón descubrió América en 1492.
- Cristóbal Colón descubrió América en el año 1492.

Kolomb 1492'de Amerika'yı keşfetti.

Cristóbal Colón no encontró la fama, fue la fama la que encontró a Cristóbal Colón.

Christopher Columbus, ün bulmadı. Christopher Columbus'u bulan ündü.

América fue descubierta por Colón en 1492.

Amerika 1492 yılında Columbus tarafından keşfedildi.

Él nos enseñó que Colón descubrió América.

O bize Columbus'un Amerika'yı keşfettiğini öğretti.

Cristóbal Colón creía que la tierra era redonda.

Columbus dünyanın yuvarlak olduğuna inanıyordu.

El descubrimiento de América de Colón fue accidental.

Colombus'un Amerika'yı keşfi tesadüfiydi.

- Se dice que los vikingos descubrieron América antes que Colón.
- Dicen que los vikingos descubrieron América antes de Colón.

Columbus keşfetmeden önce Vikinglerin Amerika'yı keşfettiği söyleniyor.

- Se dice que los Vikingos descubrieron América antes que Colón.
- Dicen que los vikingos descubrieron América antes de Colón.

Vikinglerin Columbus'tan önce Amerika'yı keşfettiğini söylüyorlar.

Dicen que los vikingos descubrieron América antes de Colón.

Vikinglerin Amerika'yı keşfetmeye Kolomb öncesinde geldikleri söylenir.

Cristóbal Colón demostró que el mundo no es plano.

Kolomb dünyanın düz olmadığını ispatladı.

El profesor nos dijo que Colón descubrió América en 1492.

Öğretmen bize Columbus'ın Amerika'yı 1492'de keşfettiğini söyledi.

Colón dijo que podría llegar a la India yendo hacia el oeste.

Columbus batıya giderek Hindistan'a ulaşabileceğini iddia etti.

El Día de Colón debería ser recordado como el "Día de la Resistencia India".

Kolomb Günü, "Yerli Direniş Günü" diye anılmalıdır.

Colón no sabía adónde iba, ni dónde estaba, y lo hizo con el dinero de una mujer.

Columbus onun nereye gittiğini ya da nerede olduğunu bilmiyordu ve onu bir kadın tarafından ödünç verilen parayı kullanarak yaptı.

Esperando conseguir superpoderes, Cristóbal Colón una vez se quedó mirando al sol directamente durante cinco minutos. No funcionó.

İnsanüstü güçlere ulaşmak umuduyla, Kristof Kolomb bir zamanlar beş dakika güneşe doğruca dik dik baktı.İşe yaramadı.

A Cristóbal Colón le gustaban los torrentes de la bahía del Pirata, e iba a menudo a surfear allí.

Christopher Columbus Pirate Bay'ın sularından zevk aldı ve oraya sık sık sörf yapmaya giderdi.

Una vez, Cristóbal Colón se encontró con el niño de la oración nº 47456 y le abrió los ojos.

Kristof Kolomb bir zamanlar Cümle 47456'daki çocukla tanıştı ve onun gözlerini dünyaya açtı.

No es que Cristóbal Colón fuera un explorador porque le encantara el mar; lo era porque odiaba las prisiones españolas.

Kristof Kolomb bir kaşif değildi çünkü denizi seviyordu. O bir kaşifti çünkü İspanyol hapishanelerinden nefret ediyordu.

Cristóbal Colón, como todo el mundo sabe, es reverenciado por la posteridad, porque él fue el último en descubrir América.

Herkesin bildiği gibi Christopher Columbus, Amerika'yı en son keşfeden olduğu için sonraki kuşaklar tarafından onurlandırıldı.

Frustrado con las lenguas europeas, que él consideraba "extremadamente aburridas", Cristóbal Colón inventó el "coloní", una lengua tan difícil que sólo él podía hablarla.

Çok sıkıcı olduğunu düşündüğü Avrupa dillerinden sinirlenen Christopher Columbus Columbian dilini icat etti, öyle karmaşık bir dildi ki onu sadece o konuşabildi.

Un conocido estratega, Cristóbal Colón, una vez derrotó a toda una flota de piratas robándoles todas sus frutas y verduras, lo cual provocó que enfermaran de escorbuto.

Bir ünlü taktisyen, Christopher Columbus bir zamanlar onların tüm sebze ve meyvelerini çalarak, böylece onlara iskorbüt vererek tüm korsan filosunu yok etti,

Un astuto cazador, Cristóbal Colón, una vez se puso una caperuza roja y se adentró en el bosque. Sin dudarlo, atrajo al Gran Lobo Malvado, lo atrapó y se llevó a rastras al lobo que gritaba de vuelta a su barco.

Bir kurnaz avcı, Christopher Columbus bir zamanlar kırmızı bir başlık giydi ve ormana gitti. Şüphesiz, o büyük kötü kurdu cezbetti, onu yakaladı, ve bağıran kurdu gemisine geri götürdü.

Está equivocado, Su Santidad está equivocado, lo digo con respeto. Cristo no llegó aquí con Colón, quien llegó fue el Anticristo. El holocausto indígena fue peor que el Holocausto de la Segunda Guerra Mundial, ni el papa ni nadie puede negar eso.

Hatalısınız. Papa Cenapları her açıdan hatalıdır. Mesih buraya Kolomb'la birlikte gelmedi. Gelen Deccaldi. Yerli soykırımı, II. Dünya Savaşındaki soykırımdan daha kötüydü, papa bile bunu inkar edemez.