Translation of "Enfrentan" in Turkish

0.003 sec.

Examples of using "Enfrentan" in a sentence and their turkish translations:

Los hombres enfrentan una crisis.

Erkekler bir kriz içinde.

Enfrentan «bullying», acoso y más.

Zorbalık, taciz ve daha fazlasıyla karşılaşıyorlar.

Las niñas enfrentan prejuicios y discriminación.

Kızlar ön yargı ve ayrımcılıkla karşılaşıyorlar.

Sienten que se enfrentan a una sucesión de crisis urgentes.

Bir dizi önemli krizle yüz yüze olduklarını hissediyorlar.

Aunque los cartagineses se enfrentan con serios reveses en Iberia,

Kartacalıların İberya'da ciddi şekilde gerilemesine rağmen

enfrentan una doble amenaza de extinción debido a los cambios

zürafalar ise, sessizlik ağaçları

Los trabajadores de cuello blanco se enfrentan a muchas dificultades.

Beyaz yakalı işçiler birçok güçlüklerle karşı karşıya.

No solo se enfrentan al calor y a los peligros del terreno,

Sadece çölün sıcaklığıyla ya da arazinin tehlikeleriyle de değil,

La mayor amenaza que enfrentan es la ambición humana y la promesa de una gran ganancia.

Tüm gergedanlar için en büyük tehdit insanlığın açgözlülüğü ve büyük bir kâr vaadi.