Examples of using "Oigo" in a sentence and their turkish translations:
- Ne demek istediğini anladım.
- Seni duyuyorum.
Helikopteri duyabiliyorum!
Dışarıda ayak sesleri duyuyorum.
Ben davulu duyuyorum.
Bir şey duymuyorum.
Ne? Seni duyamıyorum.
Helikopter geliyor, duyabiliyorum.
Seni iyi duyamıyorum.
Bir takım sesler duyuyorum.
Sanırım onları duyuyorum.
Kafamda sesler duyuyorum.
Ben kulaklarımla duyuyorum.
Kulaklarıma inanamıyorum.
Tom'un istifa ettiğini duydum.
Bir yerde su damladığını duyabiliyorum.
Biraz daha sesli lütfen, iyi duyamıyorum.
Duyduğum o değil.
Ara sıra ondan haber alıyorum.
Üzgünüm fakat seni iyi duyamıyorum.
Bu şarkıyı her duyuşumda ağlarım.
Helikopteri duyabiliyorum. İşaret ateşine ulaşmamız gerek.
Bana bağırma. Seni açıkça ve iyi bir şekilde duyuyorum.
Ara sıra annemden haber alıyorum.
Ormanda bir köpeğin havladığını duydum.
Bunu haftada bir kez duyuyorum.
Ne zaman bu şarkıyı dinlesem, onun gülümsemesini düşünürüm.
ve küçük bir sesin çıktığını duyuyorum "uf mu olmuşsun?''
Bazen babamın banyoda şarkı söylediğini duyuyorum.
Bazen babamın banyoda şarkı söylediğini duyarım.
Seni yüksek sesle ve net duyabiliyorum.
Seni işitebiliyorum ama seni göremiyorum.
Bağırmanıza gerek yok. Sizi duyabiliyorum.
Hayvanın hırladığını görebiliyordum, o hırlama hâlâ kulaklarımda.
Ben sık sık yatak odamın penceresinin dışında güvercinlerin öttüğünü duyabiliyorum.