Translation of "Nefes" in Arabic

0.021 sec.

Examples of using "Nefes" in a sentence and their arabic translations:

Nefes verirken,

وعندما تخرج نفسك،

Nefes alamıyorum.

لا أستطيع التنفس.

Nefes alamıyorum!

لا أستطيع التنفس!

Nefes alamıyor.

لا يستطيع التنفس.

Ve nefes alırken

وعندما تدخل النفس،

Derin nefes alın

شهيق عميق

Sami nefes alamıyor.

سامي لا يستطيع التنفس.

Rahat bir nefes aldım

وقد تنفست الصعداء،

nefes verme sırasında büzülen;

حيث تتوسع جميع أجزاء الكيس أثناء الاستنشاق

Zar zor nefes alabiliyordum.

وألتقط بالكاد أنفاسي.

Rahat bir nefes aldık.

وتنفسّت الصعداء ارتياحاً.

Yukarı çıkıp nefes alabilesin.

‫حتى تتمكن من الصعود والتقاط أنفاسك.‬

Ama nefes almak zorundaydım.

‫لكن كان عليّ أن أتنفس.‬

Haydi derin nefes alalım,

شهيق عميق

nefes alıp verdiğinizi farkında olun.

عند طرف أنفك.

Derin nefes alıp bulutlara bakmak

هو أن أخذ نفساً عميقاً وأن أتأمل السحاب

Sadece normal olarak nefes al.

فقط تنفس طبيعي.

Dışarıdan bakınca nefes alma sırasında şişen,

من الخارج، تشبه كيسًا كبيرًا قابلًا للنفخ

Bir sandalyede oturuyordu ama nefes nefeseydi --

لهاث مع أنها جالسة على كرسي...

Adının kelimesi kelimesine çevirisi, "zehir nefes".

‫ترجمة اسمه الحرفية هي "نفخة السم"،‬

nefes kesici bir şekilde gökyüzüyle kaynaşan,

في حشد مكتسحة السماء كالستار

Gece herkes rahat bir nefes alıyor.

‫يأتي الليل بالراحة.‬

Mavi ve yumuşaktı ve nefes almıyordu.

كانت زرقاء ومرنة و لا تتنفس.

Her nefes aldığımızda, ama özellikle konuştuğumuzda

في كل مره نتنفس، وخصوصًا عندما نتحدث،

Sami hayatı için nefes nefese kaldı.

كان سامي يتلفّظ أنفاسه.

Oksijene bağlıyken bile nefes almakta güçlük çekiyordu.

حتى أنه كان يعاني ليتنفس الأكسجين.

Nefes almak için ventilatörlere ihtiyacı olanlar için

بالنسبة لهؤلاء الذين يعتمدون على جهاز التهوية لكي يتنفسوا،

Güneşin batmasıyla yoğun sıcaktan bir nefes alıyorlar.

‫يوفر غروب الشمس راحة من حرارة النهار.‬

Hayatta olduğunu, nefes aldığını görünce içim rahatladı.

‫شعرت بارتياح شديد لأنها كانت حية وتتنفس.‬

Zehir nefes almayı zorlaştırıyor, sonra da felç başlıyor.

‫يُسبب السم مشاكل في التنفس ومن ثم شلل،‬

Çoğu insanın boğulmasının sebebi nefes refleksine karşı koyamamaktır.

‫يغرق الكثير من الناس‬ ‫لإصابتهم باللهاث اللا إرادي.‬

Ve anne, hep birlikte rahat bir nefes alabilmek için

و تلك الأم مدت يدها لتمسك يد تلك الممرضة،

Peki ya yanımızdan geçen nefes nefese geçen bir koşucu?

لكن، ماذا عن المرور بجانب عداء يتنفس بقوة؟

Ama en azından riski yeterince azaltıp rahatça nefes alabilirsiniz.

لكنه قد يخفض الخطر بشكل كبير، لكي يجعلك تتنفس بسهولة أكبر.

Oda o kadar duman doluydu ki zorlukla nefes alabildim.

ملأ الدخان الغرفة حتى صعُب عليّ التنفس.

Şiddetli şişlikler ve nefes alma güçlüğü. Bir vakada ise ölümcüldü.

‫تورم كبير وصعوبات في التنفس‬ ‫وكان مميتاً في حالة واحدة.‬

Kısa nefes kesici başarıları Hellenistik Çağ'da Yunanlı olarak hayat sürdü

عرفت الإنجازات الساحرة لحياته القصيرة في العصر الهلنستي

Beyin hakkında bildiğimiz şey onun nefes kesici bir hızla değişiyor olması.

ما نعرفه عن الدماغ متغير بإيقاع يحبس الأنفاس.

Burada nefes almak da zorlaştı. Bu meşale de artık çok ışık yaymıyor.

‫وكذلك تزداد صعوبة التنفس هنا.‬ ‫كما أن هذه الشعلة ‬ ‫لم تعد تشتعل بنفس التوهج.‬

O hayvanla temas edince bir şeyler oluyor. Ama bir noktada nefes alman gerek.

‫ينتابني شعور جميل‬ ‫حين أتلامس مع ذلك الحيوان.‬ ‫لكن عند مرحلة ما، سيتوجب عليك التنفس.‬