Examples of using "Geleceği" in a sentence and their chinese translations:
O, geleceği hakkında güvensiz hissetti.
她對她的未來感到沒有安全感。
O, geleceği parlak bir öğrenci.
他是一位有前途的学生。
O geleceği parlak bir genç.
他是个有为的青年。
Tom'un parlak bir geleceği var.
湯姆前途無可限量。
Bayan Harris oğlunun geleceği hakkında çok şüpheli.
夏里斯太太對她兒子的前途沒有甚麼信心。
- Geleceği varsa göreceği de var. - İnsan ektiğini biçer.
- 種什麼因得什麼果。 - 活该。
Geleceği tahmin etmenin en iyi yolu, onu kendi başınıza yaratmaktır.
預知未來的最好方法就是自己創造未來。
- Çocuk büyük bir potansiyele sahip. - Çocuğun parlak bir geleceği var. - Çocuğun geleceği parlak. - Çocuk parlak bir geleceğe sahip. - Çocuk parlak bir gelecek vâât ediyor. - Çocuk vaat dolu.