Translation of "Geldiğini" in Dutch

0.007 sec.

Examples of using "Geldiğini" in a sentence and their dutch translations:

Geldiğini bilmiyordum.

Ik wist niet dat je zou komen.

Başkalarının geldiğini görürüz.

zien we anderen intrekken.

Onun geldiğini görmeliydin.

Dat heb je moeten zien aankomen.

Tom'un geldiğini biliyordum.

Ik wist dat Tom kwam.

Onun geldiğini görmedim.

- Dat had ik niet verwacht.
- Dat zag ik niet aankomen.

Onun geldiğini görmeliydim.

Dat had ik kunnen zien aankomen.

Kimin geldiğini merak ediyorum.

Ik vraag me af wie kwam.

Onun nereden geldiğini bilmiyordum.

Ik wist niet waar het vandaan kwam.

Tom geldiğini biliyor mu?

Weet Tom dat je komt?

Durdurma vaktinin geldiğini biliyordum.

Ik wist dat het tijd was om te stoppen.

Buradan soğuk hava geldiğini hissedebiliyorum.

Ik voel... ...koude lucht uit deze komen.

Kölelerin soyundan geldiğini söylediğimiz insanlar

mensen die we zien als nakomelingen van slaven

Onun alt kata geldiğini duydum.

Ik heb hem naar beneden horen komen.

Bizimle kimin geldiğini bilmek istiyorum.

Ik wil weten wie met ons mee komt.

Tom bana erken geldiğini söyledi.

Tom vertelde me dat hij vroeg was.

Bu öngörünün ne anlama geldiğini kavrayamıyordum.

De betekenis van die prognose drong maar moeizaam tot me door.

O yüzden tehlikenin geldiğini görmeleri zordur.

...dus ze kunnen gevaar maar moeilijk zien aankomen.

Bob'un Japonya'ya ne zaman geldiğini bilmiyorum.

- Ik weet niet wanneer Bob naar Japan gekomen is.
- Ik weet niet wanneer Bob in Japan aangekomen is.

Onun ne anlama geldiğini merak ediyorum.

Ik vraag me af wat dat betekent.

Onun ne anlama geldiğini görmüyor musun?

- Snap je niet wat dat betekent?
- Ziet u niet wat dat betekent?
- Zien jullie niet wat dat betekent?

Bunun ne anlama geldiğini merak ediyorum.

Ik vraag me af wat het betekent.

Onun ne anlama geldiğini anlıyor musun?

Weet jij wat dat betekent?

Gözümü ayırmak istemiyorum, sarmal hâline geldiğini görebilirsiniz.

Ik wil de slang niet uit het oog verliezen. Hij is opgerold.

Gözümü ayırmak istemiyorum. Sarmal hâline geldiğini görebilirsiniz.

Ik wil de slang niet uit het oog verliezen. Hij is opgerold.

Teknoloji yayınları bir tsunaminin geldiğini söyledi bize.

De computertijdschriften voorspelden dat er een ware tsunami op komst was.

öncelikle galaksimizin bu hale nasıl geldiğini anlamalıyız.

moeten we eerst begrijpen hoe ons sterrenstelsel is ontstaan.

Bunun ne anlama geldiğini bana söyleyebilir misiniz?

Kunt u mij zeggen wat dit betekent?

Tom'un noel için Boston'a geri geldiğini duydum.

Ik hoorde dat Tom terugkwam naar Boston voor Kerstmis.

Tom'un ne zaman geldiğini herhangi biri biliyor mu?

Weet iemand wanneer Tom komt?

Burada olmanın Tom için birçok anlama geldiğini biliyorum.

Ik weet dat je aanwezigheid hier veel voor Tom betekent.

- Tom geldiğini biliyor mu?
- Tom geldiğinizi biliyor mu?

Weet Tom dat je komt?

Tom'un birkaç dakika önce geldiğini bilmek isteyeceğini düşündüm.

Ik dacht dat je wilde weten dat Tom een paar minuten geleden is gearriveerd.

Bu kelimenin ne anlama geldiğini bilmiyorum. Sözlükten bakacağım.

Ik weet niet wat dit woord betekent. Ik zoek het wel op in het woordenboek.

Bu kelimenin ne anlama geldiğini bana söyleyebilir misiniz?

Kunt u mij zeggen wat dit woord betekent?

Gerçekten kim olduğunu ve nereden geldiğini bana söyle.

Zeg me wie je echt bent en waar je vandaan komt.

- Hatred'in ne anlama geldiğini bilmiyorum.
- Hatred'in anlamını bilmiyorum.

Ik weet niet wat haat betekent.

Domuzcukları duymuştu, cümleyi doğru anlamıştı, sadece ne anlama geldiğini

Hij had over de zwijntjes gehoord, hij had de zin goed begrepen, hij begreep gewoon niet

Arkadaşlarınla iletişim kurar kurmaz onlara bir çığ geldiğini söyle.

- Zeg zodra u contact opneemt met uw vrienden tegen ze dat er een lawine komt.
- Zeg aan je vrienden, zodra je ze contacteert, dat er een lawine op komst is.

Ve en azından bir dereceye kadar neyin geldiğini görebiliyoruz.

We kunnen tot op zekere hoogte voorspellen wat er aan gaat komen

Bu muhtemelen akıllıca. Gözümü ayırmak istemiyorum. Sarmal hâline geldiğini görebilirsiniz.

Dat is waarschijnlijk slim. Ik wil de slang niet uit het oog verliezen. Hij is opgerold.

Sizlerle onu neden yaptığımızı ve sizin için ne anlama geldiğini

Ik wil jullie daarom vertellen waarom we hem bouwden

- Onun alt kata geldiğini duyduk.
- O aşağıya inerken ayak seslerini duyduk.

We hoorden hem naar beneden komen.

- Olanaksız kelimesinin ne anlama geldiğini bilmem.
- İmkânsız kelimesi benim lügatimde yoktur.

Ik weet niet wat het woord 'onmogelijk' betekent.

- Bunun ne demek olduğunu biliyor musun?
- Bunun ne anlama geldiğini biliyor musun?

Weet jij wat dat betekent?