Translation of "Açıkçası" in English

0.010 sec.

Examples of using "Açıkçası" in a sentence and their english translations:

Açıkçası ilgilenmiyorsunuz.

Clearly you're not interested.

- Açıkçası uyum zordu.
- Açıkçası ayarlamak zordu.

Obviously the adjustment was hard.

Açıkçası yolun başındayız,

We were clearly at the beginning of it, though,

Açıkçası, ondan hoşlanmıyorum.

Frankly speaking, I don't like her.

O, açıkçası kaçınılmazdır.

That's obviously inevitable.

Açıkçası, o suçlanacak.

Obviously, he is to blame.

Açıkçası siz hatalısınız.

Frankly speaking, you are in the wrong.

Açıkçası o hatalı.

Obviously he is wrong.

Açıkçası, o suçlu.

Clearly, he's guilty.

Açıkçası bir şakaydı.

It was obviously a joke.

Açıkçası ben açım.

Frankly I am hungry.

Açıkçası gitme zamanı.

Obviously, it's time to leave.

Tom açıkçası eğleniyor.

Tom is obviously enjoying himself.

Tom açıkçası korkmuş.

Tom is obviously frightened.

Tom açıkçası korkuyor.

Tom is obviously scared.

Tom açıkçası rahatsız.

Tom is obviously uncomfortable.

Tom açıkçası etkilenmemişti.

Tom was obviously not impressed.

Tom açıkçası mutsuzdu.

Tom was obviously unhappy.

Açıkçası, Tom haklıydı.

Obviously, Tom was right.

Açıkçası, ben korktum.

Obviously, I was scared.

Açıkçası, cevap hayır.

Clearly, the answer is no.

Tom açıkçası bilmiyor.

Tom obviously doesn't know.

Açıkçası yanlış bilgilendirildin.

Obviously, you were misinformed.

Açıkçası beni hatırlamıyorsun.

You obviously don't remember me.

Açıkçası onu görmedin.

You obviously haven't seen it.

Açıkçası Mary sarhoştu.

Mary was obviously drunk.

Açıkçası bundan hoşlanmıyorum.

Frankly, I don't like it.

Açıkçası fazla iyimserdim.

Clearly, I was overly optimistic.

Açıkçası çok hırslıyız.

We're very ambitious, obviously.

Açıkçası oyun değişti.

Clearly the game has changed.

Açıkçası duygular yüksektir.

Obviously emotions are high.

Tom açıkçası etkilendi.

Tom was obviously impressed.

Ben açıkçası bilmiyorum.

I quite frankly don't know.

Açıkçası acı çekiyorsun.

You're obviously in pain.

Açıkçası, Tom suçlu.

Clearly, Tom is guilty.

Tom açıkçası korkmuştu.

Tom was obviously scared.

Tom açıkçası yorgundu.

- Tom is obviously tired.
- Tom was obviously tired.

Sen açıkçası yalan söylüyorsun.

You're obviously lying.

Açıkçası, ben onu sevmiyorum.

Frankly, I don't like him.

Açıkçası, geçen yıl evlendik.

To tell the truth, we got married last year.

Açıkçası, bir hata yaptın.

Frankly speaking, you made a mistake.

Açıkçası köpeklerim sizi koruyacaktır!

Obviously my dogs will protect you!

Açıkçası, ben fikri beğenmiyorum.

- To speak frankly, I don't like the idea.
- Frankly speaking, I don't like the idea.

Açıkçası, ben sizi sevmiyorum.

Frankly speaking, I don't like you.

Açıkçası, senin görüşünü sevmiyorum.

Frankly speaking, I don't like your idea.

Açıkçası onunla konuşmak istiyorum.

I want to talk frankly with him.

Açıkçası Tom biraz üzgün.

Tom is obviously a little upset.

Açıkçası Tom gitmek istemiyordu?

Evidently, Tom didn't want to go.

Açıkçası yalnız bırakılmak istiyorsun.

You obviously want to be left alone.

Açıkçası, o oldukça utangaçtı.

Frankly speaking, he was quite shy.

Açıkçası yarın biraz meşgul.

Actually, tomorrow's a little busy.

Açıkçası, saç kesimini sevmiyorum.

Frankly speaking, I don't like your haircut.

Tom açıkçası çok sinirli.

Tom is obviously very nervous.

Tom'un açıkçası şüpheleri var.

Tom obviously has doubts.

Tom açıkçası bir aptal.

Tom is obviously a jerk.

Açıkçası, senin giydiklerini beğenmiyorum.

Frankly, I don't like what you're wearing.

Tom açıkçası çok sarhoştu.

Tom was obviously very drunk.

Açıkçası, onunla çalışmak istemiyorum.

Frankly speaking, I don't want to work with him.

Açıkçası, o adamdan hoşlanmıyorum.

Frankly, I don't like that man.

Tom açıkçası Mary'yi cezbetti.

Tom is obviously attracted to Mary.

Tom açıkçası işinden bıkmış.

Tom is obviously tired of his job.

Tom açıkçası çok meşgul.

Tom is obviously very busy.

Tom açıkçası çok kızgın.

Tom obviously is very angry.

Açıkçası, ev ödevimi yapmadım.

To tell the truth, I didn't do my homework.

Açıkçası Tom seni seviyor.

- Tom obviously loves you.
- Tom obviously likes you.

Açıkçası burada kimse yok.

There's obviously nobody here.

Açıkçası, o bir hataydı.

Clearly, that was a mistake.

Açıkçası bu bir dolandırıcılık.

Clearly, it's a fraud.

Açıkçası, bir sorun var.

Obviously, there's a problem.

Tom açıkçası mutlu değildi.

Tom obviously wasn't happy.

Tom açıkçası çok popüler.

Tom is obviously very popular.

Açıkçası dünya yuvarlak değil.

- Strictly speaking, the earth is not round.
- Strictly speaking, the earth isn't round.

Açıkçası, Boston'da olmak isterdim.

Obviously, I'd love to be in Boston.

Açıkçası zorlu bir pazar.

It's clearly a challenging market.

Açıkçası seni rahatsız ediyorum.

Clearly, I make you uncomfortable.

Bu açıkçası işe yaramıyor.

This obviously isn't working.

Açıkçası yemek pişirmeyi seviyorsun.

Obviously you love cooking.

Tom açıkçası gülümsemeye çalışıyordu.

Tom was obviously trying not to smile.

Açıkçası o yalan söylüyor!

She's obviously lying!

Açıkçası, Tom çok zengindir.

- Tom is obviously very rich.
- Obviously, Tom is very rich.

Bana tuhaf geldi açıkçası.

It seemed strange to me, to tell the truth.

- Tom açıkçası sana karşı saplantılı.
- Tom açıkçası kafayı sana takmış.

Tom is obviously obsessed with you.

Açıkçası, bir şeyi yarım yapmak,

Truth is, being incomplete is much better

Açıkçası, oldukça özelleştirilmiş bir araç.

So clearly, it's a very specialized tool.

Açıkçası bunu çok fazla düşünmedim.

Honestly, I didn't think about it much myself.

Açıkçası, bu karara tamamen katılmıyorum.

Just for the record, I totally disagree with this decision.

Açıkçası, o bir hata yaptı.

Evidently, he's made a mistake.

Üzgünüm ama bu, açıkçası olanaksızdır.

I'm sorry, but that is simply impossible.

Tom açıkçası çok mutlu değildi.

Tom was clearly not very happy.

Açıkçası, ben senin düşünceni beğenmiyorum.

Frankly, I don't like your idea.

Açıkçası Tom iyi bir öğretmendir.

Tom is obviously a good teacher.

Açıkçası bunun hakkında mutlu değiller.

They're clearly not happy about that.

Tom Açıkçası hâlâ çok kızgın.

Tom is obviously still very angry.

Tom açıkçası hâlâ çok zayıf.

Tom is obviously still very weak.

Açıkçası başka bir yol yoktu.

There was obviously no other way.

Açıkçası o kötü bir örnek.

- It's evidently a bad example.
- It's obviously a bad example.

- Açıkçası yanılıyorsun.
- Belli ki yanılıyorsun.

Clearly you are mistaken.