Translation of "Adapte" in English

0.007 sec.

Examples of using "Adapte" in a sentence and their english translations:

Ben de adapte oldum.

And I adapted.

Ama şirket adapte olamadı

And the company was unable to adapt,

Değişimler çabuk adapte oldular.

They adapted themselves to the change quickly.

Gençler kolayca adapte olur.

The young adapt to change easily.

Tom çabucak adapte olacak.

Tom will adapt quickly.

Bugünün sert gerçeklerine adapte olmalıyız.

We must adapt to today's harsh realities.

Ve hazırlanmadan, zamanında adapte olmak imkansız.

And without being prepared it will be impossible to adapt in time.

Yurt dışında yaşamaya kolayca adapte oldular.

They easily adapted to living abroad.

Vücut ısı değişimlerine hızlıca adapte olur.

The body quickly adjusts itself to changes in temperature.

Biz bu yeni koşullara planımızı adapte etmeliyiz.

We must adapt our plan to these new circumstances.

- Duruma adapte olmalısın.
- Vaziyete ayak uydurman gerekiyor.

You have to adapt to the circumstances.

Insan ruhunun inanılmaz azminin ve yaratıcılıkla adapte olma yeteneğimizin

a testament to the incredible tenacity of the human spirit

Boğazları ve kan damarları öyle eşsiz adapte olmuş ki

Their throat and blood vessels are uniquely adapted

- Tom yeni koşullara adapte oldu.
- Tom yeni koşullara uyumlandı.

Tom adapted to the new circumstances.

Kendinizi yaşamınızın mevcut durumuna adapte etmeyi öğrenmezseniz yaşıyor sayılmazsınız.

You can not live at all if you do not learn to adapt yourself to your life as it happens to be.

Sahte çekilme hilesinin işe yaramadığını anlayıp çabucak duruma adapte oldu.

the feigned retreat didn’t work, Kitbuqa quickly adapted.

Gençler, kendilerini bir şeye yaşlı insanlardan daha çabuk adapte ederler.

Young people adapt themselves to something sooner than old people.

- Tom adapte olmakta çok zorlandı.
- Tom ciddi uyum sorunu yaşadı.

Tom had a very tough time adapting.

Onlar kendilerini Hristiyan Avrupa'nın geleneklerine adapte etmek istemiyorlar ve edemezlerde.

They can't and they don't want to adapt themselves to the customs of Christian Europe.

- Tom bir dijital göçmen.
- Tom teknolojiye sonradan adapte olan biri.

Tom is a digital immigrant.

Onlar New York'a taşındı, ancak onlar yeni ortamlarına kolaylıkla adapte oldu.

They moved to New York, but adapted easily to their new surroundings.

Daha aydınlık bir dünyaya adapte olmakta zorlandıkları pek çok noktadan biri bu.

Just one of the many ways they are struggling to adapt to a brighter world.

Yani, adapte olmanın bir yolunu bulmazsak olacak. Ancak yaparsak belirgin faydaları var.

Oh it will be if we don’t find a way to adapt, but if we do there are marked benefits.

- Mary ve Tom sadece altı aydır burada yaşıyorlar ama şimdiden iyi adapte olmuşlar.
- Mary ve Tom yalnızca altı aydır burada oturuyorlar ama şimdiden iyi uyum sağladılar.

Mary and Tom have only been living here for six months, but they have already adapted well.