Translation of "Balon" in English

Balon patlayacak.

The balloon will burst.

Balon patladı.

The ballon burst.

- Balon yavaşça yükseldi.
- Balon yavaşça havalandı.

The balloon went up slowly.

Balon havada süzülüyordu.

A balloon was floating in the air.

Balon ağaca takıldı.

The balloon was caught in the tree.

Balon havayla dolu.

The balloon is filled with air.

Balon havayla doluydu.

The balloon is filled with air.

Balon çabucak söndü.

The balloon deflated quickly.

Balon gökyüzüne havalandı.

The balloon went up in the sky.

Balon yavaş yavaş indi.

The balloon descended slowly.

Onlar bir balon uçurdular.

They sent up a balloon.

Balon gökyüzüne doğru yükseliyor.

The balloon is rising into the sky.

Tom bir balon şişiriyor.

Tom is inflating a balloon.

- Sana başka bir balon alırız.
- Sana başka bir balon alacağız.

We'll get you another balloon.

Rüzgarda salınan bir balon gibidir,

a balloon in the wind,

Hava boşalırken balon yavaşça indi.

The balloon descended gradually as the air came out.

Balonun içinde bir balon var.

There's a balloon inside the balloon.

Balon beklenmedik bir şekilde patladı.

The balloon popped unexpectedly.

Balon, hava dışarı çıktıkça alçaldı.

The balloon descended gradually as the air came out.

Bizim evimiz güzel, mavi bir balon.

Our house is a beautiful, blue balloon.

Tom, Mary'ye kalp şeklinde bir balon verdi.

Tom gave Mary a heart-shaped balloon.

Bu balon helyum ile dolu olduğu için süzülüyor.

This balloon floats because it's filled with helium.

Sen hiç bunun kadar büyük bir balon şişirdin mi?

Have you ever inflated a balloon as big as this one?

- Balon rüzgar tarafından bir yere taşınıyordu.
- Rüzgâr balonu bir yerlere savurdu.

The balloon was carried away somewhere by the wind.