Translation of "Bedeli" in English

0.005 sec.

Examples of using "Bedeli" in a sentence and their english translations:

Ihanet bedeli

the betrayal fee

Barış'ın bedeli nedir?

What is the price of peace?

Günahın bedeli ölümdür.

The wages of sin are death.

Sami bedeli ödedi.

Sami paid the price.

- Gerçek dostluğun bedeli yoktur.
- Gerçek arkadaşlığın bedeli yoktur.

True friendship is priceless.

Ağır bir bedeli var.

comes at an exorbitant price.

Bedeli hesaplamadan, nedenler olmadan

But I am learning to live

Birisi bedeli ödemek zorunda.

Someone has to pay the price.

Her şeyin bedeli var.

Everything has its price.

Bilgeliğin bedeli, incilerin üzerindedir.

The price of wisdom is above pearls.

Özgürlüğün bir bedeli vardır.

Freedom has a cost.

Her hayalin bir bedeli var.

Every dream comes at a price.

Her şeyin bir bedeli var.

Everything has a cost.

Bunun hepsinin bedeli ne kadar?

How much does all this cost?

Burada yaşam bedeli çok ucuzdur.

The cost of living here is very cheap.

Ama hızlı olmanın da bir bedeli var.

But being fast is costly.

Bilimle uğraşmanın bedeli, yanıldığınızda bunu kabul etmektir

The price of doing science is admitting when you're wrong,

Her zaman istediğini almanın bir bedeli vardır.

There is a price for always getting what you want.

Tom bedeli ne olursa olsun kazanmak istiyordu.

Tom wanted to win at any cost.

Böyle yüksek bir bedeli ödemeye istekli değildim.

I wasn't willing to pay such a high price.

Fakat sınırsız bir hayat yaşamanın bedeli de var.

But a life without limits comes with complications.

Altının bir bedeli var ama bilgi paha biçilmez.

Gold has a price, but knowledge is invaluable.

- Hepimizin bir bedeli var.
- Hepimizin bir fiyatı var.

We all have a price.

Buna benzer başka bir bedel ise kristal küre bedeli;

A similar fee that I see is the crystal ball fee,

Eğer bedeli ödemeye istekli iseniz ben bunu size satacağım.

I'll sell this to you if you're willing to pay the price.

- NATO üyeliği çok masraflıdır.
- NATO üyeliğinin bedeli çok ağırdır.

NATO membership is very costly.

- Gerçek arkadaşlık bedelsizdir.
- Gerçek dostluk bedelsizdir.
- Gerçek dostluğun bedeli yoktur.
- Gerçek arkadaşlığın bedeli yoktur.
- Gerçek dostluk paha biçilmezdir.
- Gerçek arkadaşlık paha biçilmezdir.

True friendship is priceless.

- Ne pahasına olursa olsun şarkıcı olmak istiyorum.
- Bedeli ne olursa olsun şarkıcı olmak istiyorum.

I want to become a singer, at any cost.

Çevreci, tehlikeli bir görevde, ülkenin benekli sinsi avcılarının peşinde, ancak yaptığı işin bir bedeli var.

The conservationist is on a dangerous mission tracking the nation’s spotted stealthy hunters, but his work comes at a cost.

- Kimse babasının hayrına bir şey yapmaz.
- Her şeyin bir karşılığı vardır.
- Her şeyin bir bedeli vardır.

You don't get something for nothing.