Translation of "Birbirlerini" in English

0.011 sec.

Examples of using "Birbirlerini" in a sentence and their english translations:

- Onlar birbirlerini suçladı.
- Birbirlerini suçladılar.

They accused each other.

Birbirlerini eleştiriyorlardı.

They were criticizing each other.

Birbirlerini anlayamadılar.

They couldn't understand each other.

Birbirlerini tanıdılar.

They recognized each other.

Birbirlerini eleştirdiler.

- They were criticizing each other.
- They criticized each other.

Birbirlerini gıdıklıyorlardı.

They tickled each other.

İnsanlar birbirlerini sevmeliler.

People must love one another.

Maymunlar birbirlerini temizliyorlar.

- The monkeys are grooming each other.
- The apes groom each other.

Onlar birbirlerini sevdiler.

They came to love each other.

Onlar birbirlerini selamladılar.

They nodded to each other.

Onlar birbirlerini seviyorlar.

They love each other.

Birbirlerini öpmeye başladılar.

- They started kissing each other.
- They began to kiss.

İnsanlar birbirlerini sevmeli.

People should love each other.

Onlar birbirlerini buldular.

They found each other.

Onlar birbirlerini kucakladı.

- They hugged.
- They embraced each other.

Onlar birbirlerini sevdi.

- They loved each other.
- They liked each other.

Birbirlerini sıkı tuttular.

They held each other tight.

Birbirlerini derinden seviyorlar.

They love each other deeply.

Birbirlerini içtenlikle selamladılar.

They greeted each other cordially.

Onlar birbirlerini anlıyorlar.

They understand each other.

Görünüşe göre birbirlerini görmüşler.

Looks like they've spotted each other.

Birbirlerini sevmelerine rağmen, ayrıldılar.

Even though they love each other, they broke up.

Onlar birbirlerini teselli edemiyor.

They can't comfort each other.

Birbirlerini çok iyi tanımazlar.

They don't know each other very well.

Birlikte olarak birbirlerini mahvettiler.

They ruined each other by being together.

Birbirlerini anlama sorunları vardı.

They had trouble understanding each other.

Onlar birbirlerini yeterince anlamıyorlar.

They can't get enough of each other.

Sincaplar koşup birbirlerini kovaladılar.

The squirrels ran and chased each other.

Onlar birbirlerini seviyorlar mı?

Do they love each other?

Dansçılar birbirlerini taklit ettiler.

The dancers copied each other.

Arkadaşlar birbirlerini yanaktan öptüler.

The friends kissed each other on the cheek.

Şapkalarını kaldırarak birbirlerini selamlıyorlardı.

They saluted each other by raising their hats.

Kızlar tekrar birbirlerini eleştiriyor.

The girls are picking on each other again.

İnsanlar niye birbirlerini kıskanırlar?

Why do people envy each other?

Onlar birbirlerini tanıyorlar mı?

Do they know about each other?

Sincaplar neden birbirlerini kovalar?

Why do squirrels chase each other?

Onların birbirlerini gördüklerini bilmiyordum.

I didn't know that they were seeing each other.

Dertli insanlar birbirlerini bulur.

Broken people find each other.

- Tom ve Mary birbirlerini anlıyorlardı.
- Tom ve Mary birbirlerini anladılar.

Tom and Mary understood each other.

- Onlar neredeyse her gün birbirlerini ararlar.
- Neredeyse her gün birbirlerini ararlar.

They call each other almost every day.

John ve Ann birbirlerini seviyorlar.

- John and Ann like each other.
- John and Ann love each other.

Tom ve Sue birbirlerini seviyorlar.

Tom and Sue love each other.

Onlar boşanmadan beri birbirlerini görmediler.

They haven't seen each other since the divorce.

Onların birbirlerini sevip sevmedikleri belirsiz.

It's unclear if they love each other or not.

Nicholas ve Maria birbirlerini seviyorlar.

Nicholas and Maria love each other.

Tom ve Mary birbirlerini sevmezler.

Tom and Mary don't like each other.

Tom ve Mary birbirlerini tanımadılar.

Tom and Mary didn't recognize each other.

Onlar birbirlerini çocukluklarından beri tanırlar.

They have known each other since their childhood.

Tom ve Mary birbirlerini sevmiyorlardı.

Tom and Mary didn't like each other.

Annem ve babam birbirlerini severler.

Both of my parents love each other.

Tom ve Mary birbirlerini anlıyor.

Tom and Mary understand each other.

Tom ve Mary birbirlerini öptü.

Tom and Mary kissed each other.

Kadınların birbirlerini sevmemelerinin nedeni erkeklerdir.

Men are the reason why women don't like each other.

Tom ve Mary birbirlerini tanıyorlardı.

Tom and Mary knew each other.

Onlar her zaman birbirlerini okşuyorlar.

They've always been petting each other.

Tom ve Mary birbirlerini tanıdılar.

Tom and Mary recognized each other.

Tom ve Mary birbirlerini öptüler.

- Tom and Mary kissed one another.
- Tom and Mary kissed each other.

Tom ve Mary birbirlerini kucakladı.

- Tom and Mary hugged.
- Tom and Mary embraced each other.

Uzun zamandan beri birbirlerini tanırlar.

They've known each other for a very long time.

Tom ve Mary birbirlerini cesaretlendirdiler.

Tom and Mary encouraged each other.

John ve Ann birbirlerini severler.

John and Ann like each other.

Birbirlerini vurmak için silahlarını kullandılar.

They used their guns to hit each other.

Onlar birbirlerini aptal göstermeye çalıştılar.

They tried to make each other look foolish.

Tom ve Mary birbirlerini seviyorlar.

Tom and Mary love each other.

Tom ve Mary birbirlerini tanırlar.

Tom and Mary know each other.

Onlar asla birbirlerini tekrar görmeyeceklerdi.

They were never to see each other again.

Tom ve Mary birbirlerini tanımazlar.

Tom and Mary don't know each other.

Tom ve Mary birbirlerini seviyordu.

Tom and Mary loved each other.

Onların birbirlerini sevdiklerini herkes biliyor.

- Everyone knows they like each other.
- Everyone knows that they like each other.
- Everybody knows that they like each other.
- Everybody knows they like each other.

Annem ve babam birbirlerini seviyorlardı.

My parents loved each other.

Annem ve babam birbirlerini aşağılıyorlar.

- My parents despise each other.
- My parents hate each other.

Annem ve babam birbirlerini aşağılıyorlardı.

- My parents despised each other.
- My parents hated each other.

Leyla ve Sami birbirlerini tanıyorlardı.

Layla and Sami knew each other.

Kediler sık sık birbirlerini yalarlar.

Cats often lick each other.

Tom ve Mary birbirlerini tanımıyorlardı.

Tom and Mary didn't know each other.

Tom ve Mary birbirlerini tanıyorlar.

Tom and Mary are getting to know each other.

Tom ve Mary birbirlerini anlamıyordu.

Tom and Mary didn't understand each other.

Tom ve Mary birbirlerini arıyordu.

Tom and Mary were looking for each other.

Tom ve Mary birbirlerini arıyorlar.

Tom and Mary are looking for each other.

Tom ve Mary birbirlerini yüklendiler.

Tom and Mary are stuck with each other.

Sami ve Leyla birbirlerini destekliyorlardı.

Sami and Layla were supporting one another.

Sami ve Leyla birbirlerini sevdiler.

Sami and Layla loved each other.

Tom ve Mary birbirlerini incittiler.

Tom and Mary hurt each other.

- Bence Tom ve Mary birbirlerini tanımıyorlar.
- Tom ve Mary'nin birbirlerini tanımadıklarını düşünüyorum.

- I think Tom and Mary don't know each other.
- I think that Tom and Mary don't know each other.

İki erkek çocuk birbirlerini suçlamaya başladı.

The two boys began to blame each other.

Kadınlar birçok defa başlarıyla birbirlerini selamladı.

The women bowed to each other so many times.

Onlar sürekli olarak birbirlerini geçmeye çalışıyorlar.

They are constantly trying to outdo each other.

İki adam suç için birbirlerini suçladı.

The two men blamed each other for the crime.

Tom ve Mary birbirlerini gizlice görüyorlar.

Tom and Mary are seeing each other secretly.

Tom ve Mary anında birbirlerini tanıdılar.

Tom and Mary instantly recognized one another.

Bazen insanlar birbirlerini çok iyi tanıyabilirler.

Sometimes people can know each other too well.

Tom ve Mary asla birbirlerini eleştirmedi.

Tom and Mary never criticized each other.

Onlar birbirlerini tekrar görmemek üzere ayrıldılar.

They parted, never to see each other again.