Translation of "Bulabilir" in English

0.006 sec.

Examples of using "Bulabilir" in a sentence and their english translations:

Hatayı bulabilir misin?

Can you find the mistake?

Onu bulabilir misin?

Can you find it?

Bazılarımız onu kaba bulabilir,

Some of us may find it rude,

Seni Facebook'ta bulabilir miyim?

Can I find you on Facebook?

Doha'yı haritada bulabilir misin?

Can you find Doha on the map?

Bazıları onu uygun bulabilir.

Some might call that convenient.

- Onun ismini şansa bulabilir misin ?
- Onun ismini tahmin ederek bulabilir misin ?

Do you know, by chance, her name?

İklim değişikliğine çare bulabilir miyiz?

Can we cure climate change?

Eve giden yolu bulabilir misin?

Can you find your way home?

Benim için Tom'u bulabilir misin?

Can you find Tom for me?

Yardım edecek birini bulabilir misin?

Can you find someone to help?

İnsan her zaman vakit bulabilir.

One can always find time.

O tür para bulabilir misin?

Can you come up with that kind of money?

Onu benim için bulabilir misin?

Can you find her for me?

Onları benim için bulabilir misin?

Can you find them for me?

Eritre'yi harita üzerinde bulabilir misin?

Can you find Eritrea on a map?

Harita üzerinde Kırgızistan'ı bulabilir misin?

Can you find Kyrgyzstan on a map?

Afganistan'ı harita üzerinde bulabilir misin?

Can you find Afghanistan on a map?

Onun ismini şansa bulabilir misin ?

Do you know, by chance, her name?

Bana bir iş bulabilir misin?

Can you find me a job?

Yaşamak için bir yol bulabilir misin?

Can you find a way to live?

Küresel okyanusa ulaşmanın bir yolunu bulabilir?

Or does it find a way out to reach the global ocean?

Bu kasabayı bilen birini bulabilir miyiz?

Can we find anybody that knows this town?

- Onu bulabilecek miyim?
- Onu bulabilir miyim?

Can I find that?

Toplantımız için uygun zaman bulabilir misin?

Can you find suitable time for our meeting?

Kızımızla oynamak için zaman bulabilir misin?

Can you find the time to play with our daughter?

Bir harita üzerinde Irak'ı bulabilir misin?

Can you find Iraq on a map?

Tom kendi çıkış yolunu bulabilir mi?

Can Tom find his way out?

Tom'un onu neden yapmadığını bulabilir misin?

Can you find out why Tom didn't do that?

Tom'un onu neden yaptığını bulabilir misin?

Can you find out why Tom did that?

Belki Tom hayvanat bahçesinde iş bulabilir.

Maybe Tom can get a job at the zoo.

Bir komunist hariç herkes partide yerini bulabilir.

Anyone except a communist could find his or her place inside of this party.

Burada İngilizce konuşan herhangi birini bulabilir miyim?

- Is there someone here that speaks English?
- Can I find someone here who speaks English?

Herhangi bir sorun olmadan yolunuzu bulabilir misiniz?

Can you find your way all right?

Benim için bu nadir kitabı bulabilir misin?

Can you obtain this rare book for me?

Bana küçük bahçeli bir ev bulabilir misiniz?

Could you find me a house that has a small garden?

Bu ülkede iş bulabilir ve para kazanabiliriz.

In this country we can find work and earn money.

Belki Tom hayvanat bahçesinde bir iş bulabilir.

Perhaps Tom can get a job at the zoo.

Bu yeri benim için harita üzerinde bulabilir misin?

Can you locate this place on the map for me?

Kör bir tavuk bile bir mısır tanesini bulabilir.

Even a blind chicken can find a grain of corn.

Bir harita üzerinde Amerika Birleşik Devletleri'ni bulabilir misin?

Can you find the United States on a map?

Bir akıllı araba her zaman park edecek bir yer bulabilir.

A Smart car can always find a spot to park.

Biri mağaralarda sarkıt ve dikitler, mineraller, bitki ve hayvan yaşamını bulabilir.

In the caves one can find stalactites and stalagmites, minerals, and plant and animal life.

- Başka bir çözüm yolu bulabilir misin?
- Başka bir çözüm üretebilir misin?

Can you think of another solution?

Ve ben sadece bunu söylemiyorum çünkü biz Punta Cana gibi muhteşem yerleri bulabilir,

And I’m not only saying this because we can find amazing places such as Punta Cana,

En yüksek ve en alçak seviyelerinin arasındaki fark 16 metreyi bulabilir. Gelgitler çekilirken arkalarında kayalık havuzları bırakır.

that can rise and fall by up to 16 meters. As tides recede, they leave rock pools behind.

"Bak, bir sincap!" "Nerede? Bana göster!" "Tam orada, şu ağaçta. Onu bulabilir misin?" Ah, onu şimdi görüyorum!"

"Look, a squirrel!" "Where? Show me!" "Right there in that tree. Can you find it?" "Oh, I see it now!"