Translation of "Bulamazsın" in English

Sen onları bulamazsın.

You won't find them.

- Bu makaleyi her yerde bulamazsın.
- Bu ürünü her yerde bulamazsın.

You can't find this article everywhere.

Bundan daha büyük köpek bulamazsın.

You won't find a dog bigger than this one.

Asla onun gibi bir kız bulamazsın.

You'll never find a girl like her.

Gökyüzüne bak. Eğer aşağı bakarsan asla gökkuşağını bulamazsın.

Look up to the sky. You'll never find rainbows if you're looking down.

Bir çalışma izni olmadan burada bir iş bulamazsın.

You can't get a job here without a work permit.

Nereye gidersen git evinden daha güzel bir yer bulamazsın.

Wherever you may go, you will not find a better place than your home.

Dünyayı araştırabilirsin ama asla Mary'den daha güzel bir kadın daha bulamazsın.

You could search the world over and never find another woman more beautiful than Mary.

Dünyayı araştırabilirsin ve asla Tom'dan daha dürüst bir adam daha bulamazsın.

You could search the world over and never find another man more honest than Tom.

- Bunları artık satan bir yer bulamazsın.
- Bunları artık hiçbir yerden satın alamazsın.

You can't buy these anywhere anymore.

- Daha ucuza bulamazsınız.
- Daha ucuzunu bulamazsınız.
- Bu fiyata başka yerde bulamazsın.
- Daha ucuzu yok.

You can't beat the price.

- Fiyatı aşağı çekmeden onu asla satamazsın.
- Fiyatta indirime gitmeden bunu asla satamazsın.
- Fiyatı indirmeden buna asla alıcı bulamazsın.

You'll never be able to sell that unless you lower the price.