Translation of "Dakik" in English

0.019 sec.

Examples of using "Dakik" in a sentence and their english translations:

Dakik olun.

Be punctual.

Dakik değildim.

I wasn't punctual.

Dakik misin?

Are you punctual?

Tom dakik.

Tom is punctual.

Dakik olmanı bekliyorum.

I expect you to be punctual.

Daha dakik olun.

Be more precise.

Dakik olmaya çalış.

Try to be on time.

Saatim çok dakik.

My watch is very precise.

Hiç dakik görünmüyorsun.

You never seem to be on time.

İlk etapta, dakik olmalısın.

In the first place, you should be punctual.

Onun dakik olmasına güvenebilirsin.

You can rely upon his being punctual.

- O, dakiktir.
- O dakik.

He is punctual.

Dakik olmayan insanları sevmez.

She doesn't like people who aren't punctual.

Tom hiç dakik olmadı.

Tom has never been on time.

Tom dakik, değil mi?

Tom is punctual, isn't he?

Dakik olmaya dikkat ederim.

I make a point of being punctual.

Dakik olmayan insanlardan hoşlanmaz.

She doesn't like people who are not punctual.

Tom'un dakik olmasına güvenebiliriz.

We can depend on Tom to be punctual.

O her zaman dakik.

- He is always punctual.
- He's always punctual.

Dakik olmak zorunda değilsin.

You don’t have to be on time.

Daha dakik olmanı istiyorum.

I'd like you to be more punctual.

Tom'un dakik olduğunu düşünmedim.

- I didn't think Tom would be punctual.
- I didn't think that Tom would be punctual.

Tom'un dakik olacağından eminim.

I'm sure Tom will be punctual.

Bence Tom dakik olmayacak.

- I think Tom won't be punctual.
- I think that Tom won't be punctual.

Tom muhtemelen dakik olacak.

- Tom will probably be punctual.
- Tom is likely to be punctual.
- Tom will likely be punctual.

Tom muhtemelen dakik olmayacak.

Tom won't likely be punctual.

Tom'a dakik olmasını söyledim.

- I told Tom not to be late.
- I told Tom to be punctual.

Dakik olacaksın, değil mi?

You'll be punctual, won't you?

Dakik olman gerektiği çok önemlidir.

It is important that you be exactly on time.

Tom hiç dakik biri olmamıştır.

Tom has never been punctual.

O, dakik olmayan insanlardan hoşlanmıyor.

She doesn't like people who are not punctual.

Tom'un dakik olacağından oldukça eminim.

- I'm pretty sure Tom will be punctual.
- I'm pretty sure that Tom will be punctual.

Tom genellikle dakik, değil mi?

Tom is usually punctual, isn't he?

O, dakik olmayan insanları sevmez.

She doesn't like unpunctual people.

Dakik olmanın önemine vurgu yaptı.

He laid stress on the importance of being punctual.

Size dakik olmanızı tavsiye ederim.

I advise you to be punctual.

Dakik olan çalışanları bulmak nadirdir.

It's rare to find employees who are punctual.

Tom, Mary'ye dakik olmasını söyledi.

Tom told Mary to be punctual.

Tom, Mary'nin dakik olacağını düşünmüyor.

Tom doesn't think Mary will be punctual.

Tom Mary'nin dakik olacağını düşünmedi.

Tom didn't think Mary would be punctual.

Tom, Mary'ye dakik olacağını söyledi.

Tom told Mary that he'd be punctual.

Tom, Mary'nin dakik olacağını düşündü

- Tom thought Mary would be punctual.
- Tom thought that Mary would be punctual.

Tom, Mary'nin dakik olmayacağını düşünüyor.

- Tom thinks Mary won't be punctual.
- Tom thinks that Mary won't be punctual.

Tom Mary'nin dakik olacağını düşünüyor.

- Tom thinks Mary will be punctual.
- Tom thinks that Mary will be punctual.

Tom'a dakik olması gerektiğini söyledim.

I told Tom he should be punctual.

Her zaman dakik olmaya çalışırım.

I always try to be punctual.

Tom'un genellikle dakik olduğunu biliyorum.

- I know Tom is usually punctual.
- I know that Tom is usually punctual.

Babam dakik olmadığım için beni azarladı.

My father scolded me for not being punctual.

Dakik olmak için ona bağımlı olamazsın.

- You cannot calculate on his punctuality.
- You can't depend on him to be punctual.

Tom her zaman dakik, değil mi?

Tom is always punctual, isn't he?

Benim dakik olduğumun söylenmesine izin vermeyin.

Don't let it be said I am not punctual.

Tom hiç de çok dakik değildi.

Tom never was very punctual.

O ona dakik olmasını tavsiye etti.

She advised him to be punctual.

Tom, Mary'ye dakik olmasını tavsiye etti.

Tom advised Mary to be punctual.

Tom'un dakik olup olmayacağını merak ediyorum.

I wonder if Tom will be punctual.

Tom, Mary'nin muhtemelen dakik olduğunu söyledi.

- Tom said Mary was likely to be punctual.
- Tom said that Mary was likely to be punctual.

Mary, Tom'un dakik olacağını düşündüğünü söyledi.

Mary said she thought Tom would be punctual.

Tom, Mary'nin dakik olacağını düşündüğünü söyledi.

- Tom said he thought Mary would be punctual.
- Tom said that he thought Mary would be punctual.
- Tom said that he thought that Mary would be punctual.

O, küçük kız kardeşi kadar dakik değil.

She is not as punctual as her little sister.

Onun dakik olması onun tarafından tavsiye edildi.

She was advised by him to be punctual.

Şu andan itibaren dakik olmaya söz veriyorum.

From now on, I promise to be punctual.

Tom bana Mary'nin dakik olacağını düşündüğünü söyledi.

- Tom told me that he thought Mary would be punctual.
- Tom told me he thought Mary would be punctual.
- Tom told me he thought that Mary would be punctual.
- Tom told me that he thought that Mary would be punctual.

O akıllı, daha da fazlası dürüst ve dakik.

He is smart, and what is more, honest and punctual.

Kız kardeşi ile karşılaştırıldığında o çok dakik değil.

Compared with her sister, she isn't very punctual.

Hiç dakik olamaz mısın? Bir saattir burada bekliyorum.

Can't you ever be punctual? I have been waiting here for one hour.

Mike her zamanki gibi vaktinde geldi. O çok dakik.

As usual, Mike turned up on time. He's very punctual.