Translation of "Fısıldadı" in English

0.007 sec.

Examples of using "Fısıldadı" in a sentence and their english translations:

Tom fısıldadı.

Tom whispered.

Cevabı kulağıma fısıldadı.

He whispered the answer in my ear.

Profesörlerden biri fısıldadı.

One of the professors whispered.

İş arkadaşlarından biri fısıldadı.

One of his colleagues whispered.

O onu kulağıma fısıldadı.

She whispered it in my ear.

O sana ne fısıldadı?

What did she whisper to you?

"Kapa çeneni." diye fısıldadı.

"Shut up," he whispered.

Tom, Mary'nin kulağına fısıldadı.

Tom whispered in Mary's ear.

Tom, Mary'ye hafifçe fısıldadı.

Tom whispered softly to Mary.

"Seni seviyorum" diye fısıldadı.

"I love you," she whispered.

Biri Tom'un adını fısıldadı.

Somebody whispered Tom's name.

Ona fısıldadı: "Seni seviyorum".

He whispered to him: "I love you."

Alice "Mary?" diye fısıldadı.

"Mary?" Alice whispered.

- Onun kulağına bir şey fısıldadı.
- Onun kulağına bir şeyler fısıldadı.

She whispered something into his ear.

Onun kulağına bir şey fısıldadı.

He whispered something to her.

O bana bir şey fısıldadı.

He whispered something to me.

O, ona bir şey fısıldadı.

He whispered something to her.

O, bana aç olduğunu fısıldadı.

She whispered to me that she was hungry.

O, sessiz ol diye fısıldadı.

"Quiet," he whispered.

O, "seni seviyorum" diye fısıldadı.

"I love you," he whispered.

Ben seninim diye sessizce fısıldadı.

I am yours, she whispered quietly.

"Cadılar ağlamaz," diye usulca fısıldadı.

"Witches don't cry," she whispered softly.

Tom Mary'ye bir şeyler fısıldadı.

Tom whispered something to Mary.

Tom duyamadığım bir şey fısıldadı.

Tom muttered something that I couldn't hear.

- Onun kulağına tatlı ama anlamsız şeyler fısıldadı.
- Kulağına güzel ama anlamsız sözler fısıldadı.

He whispered sweet nothings into her ear.

Tom Mary'nin kulağına bir şeyler fısıldadı.

Tom whispered something into Mary's ear.

Tom eğildi ve Mary'nin kulağına fısıldadı.

Tom leaned over and whispered in Mary's ear.

Mary, Tom'un kulağına bir şey fısıldadı.

Mary whispered something in Tom's ear.

Tom, Mary'nin kulağına bir şey fısıldadı.

Tom whispered something in Mary's ear.

Mary'nin arkadaşı ona bir şey fısıldadı.

Mary's friend whispered something to her.

Leopold, o bana fısıldadı, kendini dizginle.

Leopold, she whispered to me, restrain yourself.

"Suda bir köpekbalığı var "diye fısıldadı.

"There's a shark in the water," she whispered.

Tom Mary'ye en gizli sırrını fısıldadı.

Tom whispered his darkest secret to Mary.

"Ölüm Bahçesi demek istiyorsun" diye fısıldadı.

"You mean the Garden of Death," she whispered.

"Evet!", o, kulağıma büyüleyici sesiyle fısıldadı.

"Yes!", he whispered in my ear with his charming voice.

Onun kulağına "Seni seviyorum" diye fısıldadı.

"I love you," he whispered into her ear.

Tom'un arkadaşı ona bir şeyler fısıldadı.

Tom's friend whispered something to him.

Tom Mary'ye doğru yürüdü ve kulağına fısıldadı.

Tom walked over to Mary and whispered in her ear.

Tom, Mary'ye benim duyamadım bir şey fısıldadı.

Tom whispered something to Mary that I couldn't hear.

Tom öne doğru eğildi ve Mary'nin kulağına fısıldadı.

Tom leaned forward and whispered into Mary's ear.

Tom Mary'ye doğru eğildi ve bir şeyler fısıldadı.

Tom leaned toward Mary and whispered something.

Tom Mary'ye bir şey fısıldadı ve o gülümsedi.

Tom whispered something to Mary and she smiled.

Tom, Mary'nin yanında durdu ve onun kulağına fısıldadı.

Tom stood next to Mary, whispering into her ear.

Leyla eğildi ve Sami'nin kulağına bir şey fısıldadı.

Layla leaned over and whispered something in Sami's ear.

Tom eğildi ve Mary'nin kulağına bir şeyler fısıldadı.

Tom leaned over and whispered something into Mary's ear.

Tom Mary'nin kulağına bir şeyler fısıldadı ve o gülümsedi.

Tom whispered something into Mary's ear and she smiled.

Tom Mary'ye bir şeyler fısıldadı ve sonra odadan çıktı.

Tom whispered something to Mary and then left the room.

Tom Mary'nin kulağına bir şeyler fısıldadı ve o, başını salladı.

Tom whispered something in Mary's ear and she nodded.

Tom etrafa baktı ve sonra Mary'nin kulağına bir şey fısıldadı.

Tom looked around and then whispered something into Mary's ear.

Tom "Sadece gözlerini kapat." diye fısıldadı ve Mary gözlerini kapatınca, onun dudaklarını hafifçe öptü.

"Just close your eyes," whispered Tom, and when Mary closed her eyes, he kissed her softly on the lips.

- Tom sana ne fısıldadı?
- Tom kulağına ne söyledi?
- Tom fısır fısır ne konuştu seninle?

What did Tom whisper to you?