Translation of "Gözüm" in English

0.005 sec.

Examples of using "Gözüm" in a sentence and their english translations:

- Gözüm üzerinde.
- Gözüm üstünde.

- I've been keeping an eye on you.
- I've got my eye on you.

Gözüm karardı.

I blacked out.

Gözüm kararabilir.

I can lose my temper.

- Seni izliyorum.
- Gözüm üzerinde.
- Gözüm üstünde.

I'm watching you.

Sağ gözüm yanıyor.

My right eye feels hot.

Benim gözüm kamaştı.

I was dazzled.

Gözüm sadece sende.

I only have eyes for you.

- Gözüm korkmuştu.
- Tırsmıştım.

I felt intimidated.

Sağ gözüm kör.

- I am blind in the right eye.
- I'm blind in the right eye.

Sol gözüm seğiriyor.

- The left eyelid is twitching.
- My left eyelid is twitching.

Gözüm şimdi iyi.

My eye is fine now.

Sol gözüm kötü.

My left eye is bad.

Sol gözüm görmüyor.

I can't see out of my left eye.

- Siyah bir gözüm var.
- Siyah gözlerim var.
- Gözüm morardı.

I have a black eye.

Bir takma gözüm var.

I have a glass eye.

- Seni izliyorum.
- Gözüm sendeydi.

- I have been watching you.
- I've been watching you.

İki tane gözüm var.

I have two eyes.

Her zaman gözüm üstündeydi.

I always had my eye on you.

Gözüm beni yanıltıyor olmalı.

My eyes must be tricking me.

Benim kötü gözüm budur.

My bad eye is this one.

Başımın arkasında gözüm var.

I’ve got eyes on the back of my head!

Beni rahatsız eden benim sol gözüm.

It's my left eye that's bothering me.

Sağ gözüm diğerinden çok daha iyi görüyor.

My right eye is much better than my left eye.

- Soğanları doğradığım zaman gözlerimden yaş geliyordu.
- Soğanları doğrarken gözüm yaşardı.

Tears came into my eyes when I was chopping onions.

- Gözümün önünden ayrılmana asla izin vermem.
- Gözüm hep üzerinde olacak.

I'd never let you out of my sight.

- Sana gelecek yüzüm yok artık.
- Şu an seni ziyaret etmeyi gözüm kesmezdi.

I wouldn't dare come and visit you now.