Translation of "Gözüne" in English

0.005 sec.

Examples of using "Gözüne" in a sentence and their english translations:

Gözüne ne oldu?

What happened to your eye?

Yüzüne gözüne bulaştırma.

Don't mess things up.

Top onun gözüne çarptı.

The ball hit her in the eye.

Tom, Mary'nin gözüne baktı.

Tom looked Mary in the eye.

Onu yüzüne gözüne bulaştırdın.

I made a mess of it.

Patronunun gözüne girmeye çalışıyor.

He's trying to get on his boss's good side.

Torpido gözüne baktın mı?

Have you looked in the glove compartment?

Senin gözüne ne oldu?

What's happened to your eye?

Tom gözüne darbe aldı.

Tom got poked in the eye.

O onun gözüne takıldı.

He caught her eye.

Komşusu da dişiyi gözüne kestirmiş.

His neighbor is on to her too.

O, doğrudan onun gözüne baktı.

- She looked him right in the eyes.
- She looked him straight in the eyes.

İnsanlar yüzüne gözüne bulaştırdığında gülerim.

I laugh when people mess up.

Bu coşkun enerji birinin gözüne takılıyor.

Her frenetic activity doesn't go unnoticed.

Mary Tom'un gözüne bir çubuk soktu.

Mary poked Tom in the eye with a stick.

Tom'un gözüne ne olduğunu merak ediyorum.

I wonder what happened to Tom's eye.

Meryem'in gözüne en iyi arkadaşı ilişti.

Mary caught sight of her best friend.

Dün gece Tom'un gözüne uyku girmedi.

Tom couldn't sleep a wink last night.

Tom'un tekrar yüzüne gözüne bulaştıracağını düşündüm.

- I figured Tom would mess up again.
- I figured that Tom would mess up again.

Uzun süre gözüne uyku girmedi, geleceğini düşündü.

She lay awake for a long time, thinking of her future.

O bir sopayla kız kardeşinin gözüne dürttü.

She poked her sister in the eye with a stick.

Tom Mary'yi düşünürken saatlerce gözüne uyku girmedi.

Tom lay awake for hours thinking about Mary.

Tom tavana baktığında gözüne bir damla su düştü.

When Tom looked up to the ceiling, a drop of water fell into his eye.

Tom haritayı katladı ve onu torpido gözüne geri koydu.

Tom folded the map and put it back into the glove compartment.

- Tom'un yatakta gözüne uyku girmedi.
- Tom yatakta uyanık yatıyordu.

Tom lay awake in bed.

O onun hakkında düşündüğü için saatlerce gözüne uyku girmedi.

She lay awake for hours thinking about him.

Tom Mary hakkında düşünürken uzun süre gözüne uyku girmedi.

Tom lay awake for a long time thinking about Mary.

- İstersen Tom'un gözüne pek gözükme.
- Tom'dan uzak dursan iyi olur.

You might want to steer clear of Tom.

Tom ne yapması gerektiğini düşünürken uzun süre gözüne uyku girmedi.

Tom lay awake for a long time thinking about what he should do.

- Tom duvardaki yazıyı fark etti.
- Duvardaki yazı Tom'un gözüne çarptı.

Tom recognized the writing on the wall.

Tom Mary'yi düşündüğü için neredeyse bütün gece gözüne uyku girmedi.

Tom lay awake almost all night thinking about Mary.

O onun gözüne girmek için elinden gelen her şeyi yaptı.

He did all he could to win her favor.

Ne yapması gerektiğini düşündüğü için Tom'un gece yarısına kadar gözüne uyku girmedi.

Tom lay awake half the night, thinking about what he should do.

- Şirin bir kız Tom'un gözüne takıldı.
- Güzel bir kız Tom'un dikkatini çekti.

A cute girl caught Tom's eye.

İyi bir cerrah bir kartalın gözüne, bir aslanın kalbine ve bir hanımın eline sahiptir.

A good surgeon has an eagle's eye, a lion's heart, and a lady's hand.

- Bu yıl gözüne en çok çarpan oyuncu kim?
- Bu yıl en çok dikkatini çeken oyuncu hangisi?

Which player are you paying the most attention to this year?