Translation of "Girişken" in English

Kore şimdi girişken.

Korea is now up and coming.

Girişken olmak zorundaydım.

I had to be aggressive.

Girişken olmaya çalıştım.

I tried to be aggressive.

Daha girişken olman gerekiyor.

You need to be more aggressive.

Bu girişken bir adam.

This is one feisty man.

Daha girişken olmamız gerekiyor.

We need to be more aggressive.

Daha girişken olmamız gerekiyordu.

We needed to be more aggressive.

Sadece daha girişken olmalıyız.

We just have to be more aggressive.

Biz sadece girişken olmak zorundayız.

We just have to be aggressive.

- Yeterince girişken değilim.
- Yeterince sosyal değilim.

I'm not sociable enough.

Öğretmenle konuşmaktan çekinme, eğer anlamazsan biraz girişken ol!

Don't be shy about talking to the teacher; if you don't understand, use some initiative!

- Saldırgan bir eylem planına ihtiyacımız var.
- Girişken bir eylem planına ihtiyacımız var.

We need an aggressive plan of action.

- Tom oldukça sosyal, değil mi?
- Tom oldukça girişken, değil mi?
- Tom oldukça hoşsohbet, değil mi?

Tom is quite sociable, isn't he?