Translation of "Giymiş" in English

O pijamalarını giymiş.

He is in pajamas.

O beyaz giymiş.

She is dressed in white.

Tom şort giymiş.

- Tom is in shorts.
- Tom is wearing shorts.

Tom siyah giymiş.

- Tom was dressed in black.
- Tom is dressed in black.

Sami kapüşonlu kazağını giymiş.

Sami is wearing his hoodie.

Tom çorabını ters giymiş.

Tom has his socks on inside out.

Tom ayakkabılarını ters giymiş.

Tom has his shoes on the wrong feet.

Tom hüküm giymiş bir suçlu.

Tom is a convicted felon.

Şapkasını giymiş olarak odaya geldi.

She came into the room with her hat on.

Tom şimdi rahat kıyafetler giymiş.

Tom is now dressed in casual clothes.

Tom gömleğini ters yüz giymiş.

Tom had his T-shirt on inside out.

Sami hüküm giymiş bir katildi.

Sami was a convicted killer.

Eski bir tuvid takım elbise giymiş.

He is dressed in an old tweed suit.

Kahverengi ceket giymiş o kadın kim?

Who is that woman in the brown coat?

O, düğün için tamamen beyaz giymiş.

She was dressed all in white for the wedding.

Beyaz giymiş kadın ünlü bir aktris.

The woman in white is a famous actress.

Tom birinci derece cinayetten hüküm giymiş.

- Tom has been convicted of first degree murder.
- Tom was convicted of first degree murder.

Tom, Mary'nin bikini giymiş resimlerine sahip.

Tom has pictures of Mary wearing a bikini.

Sami hüküm giymiş bir çocuk tecavüzcüsüdür.

Sami is a convicted child rapist.

Beyaz elbise giymiş kız, benim kız kardeşimdir.

The girl wearing a white dress is my sister.

Lütfen mavi elbise giymiş şu kıza bak.

Please look at the girl who wore the blue clothes.

- Tom pijama giymiş.
- Tom'un üstünde pijama var.

Tom is wearing pajamas.

Tom pahalı elbiseler giymiş iki adamın yanında oturuyordu.

Tom was sitting near two men in expensive suits.

- Eldiven giyiyor.
- Eldiven giymiş.
- Eldiven takmış.
- Elinde eldiven var.

He is wearing gloves.

- Tom'un üzerinde deri ceket var.
- Tom deri ceket giymiş.

Tom is wearing a leather jacket.

- Tom benim terliklerimi giymiş.
- Tom'un ayağında benim terliklerim var.

Tom is wearing my slippers.

Alkollü araç kullanmaktan en az bir kez hüküm giymiş.

He has at least one conviction for drunken driving.

Hastane odasında, beyaz kıyafetler giymiş hemşire ve ebe doğum için hazırlanıyorlardı.

In the hospital room, the nurse wearing white clothes and the midwife were preparing for the delivery.