Translation of "Hoşça" in English

0.034 sec.

Examples of using "Hoşça" in a sentence and their english translations:

- Hoşça kal!
- Hoşça kalın!

All the best!

Hoşça kal!

- Goodbye!
- Bye!
- Farewell!

Hoşça kal.

- Goodbye!
- Bye!
- Goodbye.

Hoşça kalın.

- Good-bye!
- Good bye!

Hoşça kal de.

Say goodbye.

Hoşça kal bebeğim.

Hello, my treasure.

Hoşça kal demeliyim.

I have to say goodbye.

Şimdilik hoşça kal.

Bye for now.

Hoşça kal dedi.

She said goodbye.

Hoşça kal İan.

Goodbye, Ian.

"Hoşça kal!" dedi.

"Goodbye," she said.

Hoşça kal dede!

See you, grandpa!

Hoşça kal, Tom.

Bye, Tom.

- Hoşça kal demeden uzaklaştı.
- Hoşça kal demeden yürüdü gitti.

She walked away without saying good bye.

Gerçekten hoşça kal demeliyim.

I really must say good-bye.

Sana hoşça kal demeliyim.

I must say good-bye to you.

Hoşça kal, iyi yolculuklar.

Good-bye, take it easy.

Yarına kadar hoşça kalın.

Goodbye till tomorrow.

Hoşça kal. Yarın görüşürüz.

Goodbye. See you tomorrow.

Neden hoşça kal demedin?

Why didn't you say goodbye?

Sessizce hoşça kal dedi.

He quietly said goodbye.

Tom hoşça kal dedi.

Tom said goodbye.

- Hoşça kalın.
- Güle güle.

- Good-bye!
- Goodbye!
- Farewell!
- Good bye!

Şimdi gitmeliyim, hoşça kal!

Gotta go now, bye!

Yatmaya gidiyorum, hoşça kal.

I'm going to bed, bye.

Şimdilik hoşça kal, pop!

So long, pop!

O zaman, hoşça kal.

Goodbye, then.

Hoşça kal bile demedi.

He didn't even say goodbye.

Sonsuza dek hoşça kal!

Goodbye for ever!

Hoşça kal ve teşekkürler.

Good bye, and thanks.

Hoşça kal dememesi kabalıktı.

It was impolite of him not to say goodbye.

- Hoşça kal.
- Güle güle.

Bye.

- Hoşça kalın.
- Hoşça kal.
- Güle güle.
- Allah'a ısmarladık!
- Allah'a emanet ol!

- Good-bye!
- Goodbye!

Hoşça kal demeden odadan ayrıldı.

She left the room without saying goodbye.

Tom Mary'ye hoşça kal dedi.

Tom said goodbye to Mary.

Hoşça kal, yarın geri geleceğim.

Goodbye, I'll come back tomorrow.

Hoşça kal diyecek kimsem yok.

I have no one to say goodbye to.

Şimdi gitmem gerek. Hoşça kal!

- Gotta go now, bye!
- I should go now. Bye!

Bir kafede hoşça vakit geçirdik.

We had a good time at a coffee shop.

Tom'un hoşça vakit geçirdiğini umuyorum.

I hope Tom is having a good time.

Hoşça kal ve iyi şanslar.

Good-bye and good luck.

Bu gece hoşça vakit geçirdim.

I had a good time tonight.

Şimdiye kadar hoşça vakit geçirdim.

I've had a good time so far.

Bu konuşma bitti. Hoşça kal.

This conversation is over. Bye.

- Hepiniz hoşça kalın!
- Herkese elveda!

Goodbye everyone!

Sanırım Tom hoşça vakit geçirdi.

- I think Tom had a good time.
- I think that Tom had a good time.

Teşekkür ederim ve hoşça kal!

Thank you and goodbye!

Tom hoşça kal bile demedi.

- Tom didn't even say goodbye.
- Tom didn't even say good-bye.

Tom asla hoşça kal demedi.

Tom never said goodbye.

Şimdilik hoşça kal, sonra görüşürüz.

So long, see you later.

Hoşça kal demek için geldim.

I've come to say goodbye.

Tom'a hoşça kal bile demedim.

I never even said goodbye to Tom.

Hoşça kal demeden telefonu kapadı.

She hung up without saying good-bye.

Hoşça kal demeden dışarı çıktı.

She went out without saying good-bye.

Sanırım hoşça kal dememin zamanıdır.

- I think it's time for me to say goodbye.
- I think that it's time for me to say goodbye.

Bob ve Nora, hoşça kalın.

Goodbye, Bob and Nora.

O, gülümsedi ve hoşça kal dedi.

- He smiled and said goodbye.
- She smiled and said goodbye.

O, hoşça kal demeden çekip gitti.

He went off without saying good-bye.

Merhaba ve hoşça kal! Ben Nonong.

Hello and bye! I'm Nonong.

O hoşça kal demeden evden ayrıldı.

She left the house without saying goodbye.

Dün akşam partide hoşça vakit geçirdim.

I enjoyed myself very much at the party last evening.

Tom hoşça kal bile demedi hiç.

Tom never even said goodbye.

Tom Boston'da hoşça vakit geçirdi mi?

Did Tom have a good time in Boston?

Fransızcada nasıl hoşça kal diyeceğimi bilmiyorum.

I don't know how to say goodbye in French.

"Hoşça kalın." bile demeden evden çıktı.

- He left the house without so much as saying goodbye.
- He left the house without so much as a "goodbye".

Tom Mary'ye hoşça kal demeyi unuttu.

Tom forgot to say goodbye to Mary.

O gitmek üzereyken, hoşça kal dedi.

As he was about to leave, he said goodbye.

Tom gülümsedi ve hoşça kal dedi.

Tom smiled and said goodbye.

Biz asla birbirimize hoşça kal demeyiz.

We never say goodbye to each other.

Siz hoşça vakit geçirdiniz, değil mi?

You had a good time, didn't you?

Hoşça kal, çok yakında görüşmek üzere!

Goodbye, see you very soon!

O, hoşça kal demeden dışarı çıktı.

He went out without saying good-bye.

John hoşça kal bile demeden gitti.

John went away without so much as saying good-by.

- Hoşça kal, Sayoko.
- Güle güle, Sayoko.

Goodbye, Sayoko.

Burada hoşça vakit geçirmiyorsun gibi görünüyor.

- It seems that you are not having a good time here.
- It seems that you're not having a good time here.
- It seems that you aren't having a good time here.

İfadenin hoşça kal anlamına geldiğini düşündüm.

I thought the phrase meant goodbye.

Mary kocasına hoşça kal öpücüğü verdi.

Mary kissed her husband goodbye.

"Hajas" Dothraki dilinde "hoşça kal" demektir.

"Hajas" means "goodbye" in Dothraki.

- Almancada nasıl "hoşça kal" denir?
- Almancada nasıl "hoşça kalın" denir?
- Almancada nasıl "güle güle" denir?

How do you say "good bye" in German?

- Hoşça kal demeden odadan ayrıldı.
- Veda etmeden ayrıldı odadan.
- Hoşça kal demeden odayı terk etti.

She left the room without saying goodbye.

O, partide hoşça vakit geçirmiş gibi görünüyor.

It appears that she had a nice time at the party.

"Size hoşça kalın deme vaktidir." dedi birdenbire.

"Now I must say good-bye," he said suddenly.

Hoşça kal ve tüm balıklar için teşekkürler!

So long, and thanks for all the fish!

Evi hoşça kal bile demeden terk etti.

He left the house without even saying goodbye.

- Neden hoşça kal diyorsun?
- Neden veda ediyorsun?

Why do you say goodbye?

- Sana veda etmeliyim.
- Sana hoşça kal demeliyim.

I must say good-bye to you.

Ben sadece hoşça kal demek için uğradım.

I just dropped in to say goodbye.