Translation of "Ofisteki" in English

Ofisteki ilk günümde

On my first day in office,

Ofisteki hiç kimseyle uyuşmuyor.

He doesn't get along with anybody in the office.

Ofisteki insanların sesleri yumuşaktır.

The voices of the people who are in the office are soft.

Ofisteki herkes onun sorunlarını biliyor.

Everyone in the office knows about his problems.

Ofisteki son kişiydin. Işıkları söndürmeliydin.

- You were the last person in the office. You should've turned off the lights.
- You were the last person in the office. You should have turned off the lights.

Tom ofisteki birçok insanla uyuşmuyor.

Tom doesn't get along with most people in the office.

Bu ofisteki mobilya gerçekten modern.

The furniture in this office is really modern.

Ofisteki herkes Tom'un sorunları hakkında biliyordu.

Everyone in the office knew about Tom's problems.

O, ofisteki tek güzel kız değil.

She's not the only beautiful girl in the office.

Tom muhtemelen ofisteki en yaşlı kişi.

Tom is probably the oldest person in the office.

Benim sekreterim tüm ofisteki en tatlı kişidir.

My secretary is the sweetest person in the whole office.

Ofisteki insanların yarısı bir gün izin aldı.

- Half the office took a day off.
- Half of the people in the office took a day off.

Biz ofisteki ekipmanı yenileyeli henüz çok olmadı.

Recently we have brought our office equipment up to date.

Ofisteki herkes Tom'un sorunu ele alma şeklinden etkilendi.

- Everyone in the office was impressed with the way Tom handled the problem.
- Everybody in the office was impressed with the way Tom handled the problem.

Tom, Noel yemeğinde ofisteki bir arkadaşı ile yumruk yumruğa girdi.

Tom came to blows with a colleague at the office Christmas lunch.

- O ofisteki birçok insanı taklit ediyordu.
- Bürodaki çeşitli insanları taklit ederdi.

She was mimicking the various people in our office.

- Ofisteki en iyi arkadaşı onu ziyaret etmek için geldi.
- Bürodaki en iyi arkadaşı onu ziyarete geldi.

His best friend in the office came to visit him.