Translation of "Olmayacaksın" in English

0.012 sec.

Examples of using "Olmayacaksın" in a sentence and their english translations:

Birinci olmayacaksın.

You won't be the first.

Başarılı olmayacaksın.

You won't succeed.

Ona pişman olmayacaksın.

- You won't regret it.
- You won't regret it!

Asla yalnız olmayacaksın.

- You'll never be alone.
- You will never be alone.

Bundan pişman olmayacaksın.

You're not going to regret this.

Kendi başına olmayacaksın.

- You won't be alone.
- You won't be on your own.

Sen orada mutlu olmayacaksın.

You won't be happy there.

Artık saklanmak zorunda olmayacaksın.

You won't have to hide any longer.

Orada tek kişi olmayacaksın.

You won't be the only one there.

Hiçbir yerde güvende olmayacaksın.

You won't be safe anywhere.

Bundan asla pişman olmayacaksın.

You'll never regret this.

- Hazır olmayacaksın.
- Hazır olmayacaksınız.

- You will not be ready.
- You won't be ready.

Bu sefer yalnız olmayacaksın.

This time you won't be alone.

Bunu yaptığına pişman olmayacaksın.

You won't regret doing this.

Sen asla başkan olmayacaksın.

You will never become president.

Neden yarın burada olmayacaksın?

Why won't you be here tomorrow?

Bunu yapmak zorunda olmayacaksın.

You won't have to do that.

- Sen Tom kadar ünlü olmayacaksın.
- Asla Tom kadar ünlü olmayacaksın.

You'll never be as famous as Tom.

Ne yaparsan yap mutlu olmayacaksın.

You won't be happy no matter what I do.

Bundan pişman olmayacaksın. Söz veriyorum.

You won't regret this. I promise.

Artık burada çalışmak zorunda olmayacaksın.

You won't have to work here any longer.

Bizimle yemek yiyor olmayacaksın sanırım.

I guess you won't be eating with us.

Asla bir kadın oyuncu olmayacaksın.

You'll never be an actress.

Tom'u işe aldığına pişman olmayacaksın.

You won't regret hiring Tom.

Bizi işe aldığına pişman olmayacaksın.

You won't regret hiring us.

Onları işe aldığına pişman olmayacaksın.

You won't regret hiring them.

Beni işe aldığına pişman olmayacaksın.

You won't regret hiring me.

Onu işe aldığına pişman olmayacaksın.

You won't regret hiring him.

Asla benim kadar iyi olmayacaksın.

You'll never be as good as me.

Bir daha asla genç olmayacaksın.

You'll never be young again.

Bunu bugün yapmak zorunda olmayacaksın.

You won't have to do that today.

Bugün fazla mesai yapmak zorunda olmayacaksın.

You won't have to work overtime today.

Ben sağken hiçbir şeye muhtaç olmayacaksın.

You'll want for nothing while I am alive.

Sen orada olmadıkça gerçekten mutlu olmayacaksın.

You'll never truly be happy unless you are out there.

Sen asla onun kadar iyi olmayacaksın.

- You'll never be as good as him.
- You'll never be as good as her.

Sen asla Tom kadar iyi olmayacaksın.

You'll never be as good as Tom.

Sen asla Mary kadar iyi olmayacaksın.

You'll never be as good as Mary.

Bu öğleden sonra meşgul olmayacaksın, değil mi?

You won't be busy this afternoon, will you?

Bir dahaki sefere bu kadar şanslı olmayacaksın.

Next time, you won't be so lucky.

Büyük olasılıkla bu sefer de başarılı olmayacaksın.

You're not very likely to succeed this time either.

Bu temiz olmayabilir ama onu yemekten hasta olmayacaksın.

It may not be clean, but you won't get sick from eating it.

- Bir daha asla yalnız olmayacaksın.
- Bir daha asla yalnız olmayacaksınız.

- You'll never be alone again.
- You will never be alone again.

Ne kadar akıllı olduğun önemli değil. Eğer çok çalışmazsan asla başarılı olmayacaksın.

It doesn't matter how smart you are. If you don't work hard, you'll never succeed.

- Doğum gününde burada olmayacaksın gibi görerek sana hediyeni şimdi vereceğimi düşündüm.
- Doğum gününde burada olmayacağın İÇİN, hediyeni şimdi vereyim diye düşündüm.

Seeing as you won't be here on your birthday, I thought I'd give you your present now.