Translation of "Söylediklerine" in English

0.026 sec.

Examples of using "Söylediklerine" in a sentence and their english translations:

Söylediklerine inanmıyorum.

I don't believe what you're saying.

Söylediklerine sadık olmalısın.

You should stick to what you say.

Onun söylediklerine inanamıyorum.

I can't trust what she says.

Onun söylediklerine güvenemezsin.

You can't trust what she says.

Söylediklerine dikkat et.

Mind your language.

Tom'un söylediklerine güvenemezsin.

You can't trust what Tom says.

Onun söylediklerine konsantre oldum.

I concentrated on what he was saying.

Babanın söylediklerine kulak asma

Don't pay any attention to what your father says.

Söylediklerine hiç kimse inanmadı.

No one believed what you said.

Tom Mary'nin söylediklerine inandı.

Tom believed what Mary said.

Ben onun söylediklerine inanmıyorum.

I don't believe to what he says.

Başkalarının söylediklerine niye inanıyorsun?

Why do you believe others' words?

Onun söylediklerine güvenebileceğimi zannetmiyorum.

- I can't bring myself to trust his story.
- I don't feel that I can trust what he says.

Bir ölçüde söylediklerine katılıyorum.

I agree with what you say to some extent.

Söylediklerine katılmayabilirim ama dinleyeceğim.

I may not agree with what you say, but I'll listen.

Söylediklerine dikkat et, Mary!

Watch your tongue, Mary!

Tom'un söylediklerine katılmayı düşünüyorum.

I think I agree with what Tom said.

İnsanların söylediklerine aldırış etmeyin.

Don't pay any attention to what people say.

Tom'un söylediklerine dikkat etmeyin.

- Don't pay any attention to what Tom says.
- Pay no mind to what Tom says.
- Pay no attention to what Tom says.
- Don't pay attention to what Tom says.
- Don't give the time of day to what Tom says.
- Don't take notice of what Tom says.
- Don't take any notice of what Tom says.
- Take no notice of what Tom says.

Gazetelerin söylediklerine bakarak hükme varma.

Don't go by what the newspapers say.

Onun söylediklerine inanmamamı tavsiye etti.

He advised me not to believe what she says.

Ben onun söylediklerine çoğunlukla katılıyorum.

I mostly agree with what he said.

Onun kitapta söylediklerine katılıyor musun?

Do you agree with what he says in the book?

Tom'un söylediklerine katılmamam mümkün değil.

I can't disagree with what Tom says.

Yazarın söylediklerine anlam verebiliyor musun?

Can you make sense of what the writer is saying?

Onun söylediklerine güvenebilirim gibi hissetmiyorum.

I don't feel like I can trust what he says.

Onun söylediklerine güvenebileceğinden emin değilim

I'm not sure you can trust what he says.

Onun söylediklerine takılma. Şakaydı sadece.

Ignore what he said. It was just a joke.

- Onun söylediğine inanma.
- Söylediklerine inanma.

Don't believe what she says.

Tom Mary'nin söylediklerine dikkat etmedi.

Tom didn't pay attention to what Mary said.

Kimse Tom'un söylediklerine gerçekten inanmadı.

Nobody really believed what Tom said.

Tom Mary'nin söylediklerine dikkat etmiyordu.

Tom wasn't paying attention to what Mary was saying.

Az kalsın Tom'un söylediklerine inanıyordum.

I almost believed what Tom said.

Tom'un söylediklerine gerçekten dikkat etmiyordum.

I wasn't really paying attention to what Tom was saying.

Tom'un söylediklerine inanmamak konusunda uyarılmıştım.

I was warned not to believe what Tom said.

Lütfen Tom'un söylediklerine dikkat edin.

Please pay attention to what Tom is saying.

Tom'a Mary'nin söylediklerine inanmamasını söyledim.

I told Tom not to believe what Mary said.

Kendi söylediklerine göre İsraillilerden nefret ediyordu

By his own account, Bassam used to hate Israelis,

O, öğretmenin söylediklerine fazla dikkat etmez.

He never pays much attention to what his teacher says.

Onun söylediklerine çok fazla önem yüklüyorsun.

You attach too much importance to what he says.

Tom'un söylediklerine dikkat etmek zorunda değilsiniz.

You don't have to pay attention to what Tom says.

Senin söylediklerine Tom'un inandığını düşünüyor musun?

Do you think Tom believed what you said?

Sence Tom ona söylediklerine inandı mı?

Do you think Tom believed what you told him?

Öğretmenin söylediklerine daha fazla dikkat etmelisin.

You should attend more to what your teacher says.

Başkalarının söylediklerine her zaman inanmaman gerekir.

You shouldn't always believe what others say.

Tom'un söylediklerine daha fazla dikkat etmelisin.

You should pay more attention to what Tom says.

Çocuklar anne ve babalarının onlara söylediklerine inanırlar.

Children will believe what their parents tell them.

Benden başka her üye onun söylediklerine inanır.

- All the members but me have faith in what he says.
- Every member but me believes what he says.

Tom Mary'nin söylediklerine dikkat etmek zorunda değil.

Tom doesn't have to pay attention to what Mary says.

Söylediklerine bakılırsa o, büyük bir yazar olmalı.

Judging from what you say, he must be a great writer.

Öğretmeninizin söylediklerine daha fazla dikkat etmeniz gerekir.

You need to pay more attention to what your teacher says.

Tom Mary'nin kendisinin söylediklerine dikkat etmediğini fark etti.

- Tom realized that Mary wasn't paying attention to what he was saying.
- Tom realized Mary wasn't paying attention to what he was saying.

- Ağzından çıkanlara dikkat et.
- Söylediklerine dikkat et.
- Konuşmana dikkat et.
- Konuşmanıza dikkat edin.

Mind your language.

Ray, Gary'nin hikayesini desteklemek istiyordu fakat polisler onların ikisininde gerçeği söylediklerine ikna olmamışlardı.

Ray was willing to corroborate Gary's story, but the police were still unconvinced that either of them were telling the truth.

- Tom Mary'nin onun hakkında söylediklerine aldırmıyor.
- Mary'nin onun hakkında söylediği Tom'un umurunda değil.

Tom doesn't care about what Mary says about him.

- Tom, Mary'nin söylediğine inanamadı.
- Tom, Mary'nin söylediklerine inanamadı.
- Tom, Mary'nin söylediği şeye inanamadı.

Tom couldn't believe what Mary said.

- Tom, Mary'nin söylediğine inanmadı.
- Tom, Mary'nin söylediklerine inanmadı.
- Tom, Mary'nin söylediği şeye inanmadı.
- Tom, Mary ne söylüyorsa inanmadı.

Tom didn't believe what Mary said.