Translation of "Sam" in English

Hayır, Sam!

Sam, no!

Sam, yapma!

Sam, don't!

Sam, ne yapıyorsun?

Sam, what are you doing?

Sam attan düştü.

Sami fell of the horse.

Sam kapıyı kapattı.

Sami shut his door.

Sam rom içti.

Sami drank rum.

Sam, bana bakıyordu.

Sami looked at me.

Bunu tekrar çal, Sam.

Play it again, Sam.

Sam işi hakkında ciddi.

Sam is serious about his work.

Sam o konuda tedirgindir.

Sami is perturbed about that.

Sam bir düğüne katılıyor.

Sami is attending a wedding.

Sam onun kanepesinde uyudu.

Sami slept on his couch.

- Sam Tom'dan iki yaş küçük.
- Sam Tom'dan iki yaş daha gençtir.

Sam is two years younger than Tom.

Sam bir filozoftur, değil mi?

Sam is a philosopher, isn't he?

Sam Tom'dan iki yaş küçük.

Sam is two years younger than Tom.

Sam, okul basketbol takımına girebildi.

Sam made the school basketball team.

Sam makinenin nasıl kullanıldığını çözemedi.

Sam couldn't figure out how to use the machine.

Sam zaten ev ödevini yaptı.

Sam has already done his homework.

Sam, bu senin saatlerini alacak.

Sam, this is gonna take you hours.

Sam okulun basketbol takımına girebildi.

Sam was able to enter the school's basketball team.

Sam onu herkese açıklamaya çalıştı.

Sami tried to explain that to everyone.

Onlar Sam için bir parti verecekler.

They are going to throw a party for Sam.

Sam yardım isteyen herkese yardım eder.

Sam helps whoever asks him to.

Sam, ocak ayında kayak yapmaya gitti.

Sam went skiing in January.

Sam on sekiz yaşındayken orduya katıldı.

Sam joined the army when he was eighteen.

Sam bir sebepten dolayı mutsuz oldu.

Sami got unhappy for some reason.

Sam büyürken kendisine “Erkekler ağlamaz” dendiğini hatırlıyordu.

Sam remembered growing up and being told 'Boys don't cry',

O, tamamen şans eseri Sam ile karşılaştı.

He met Sam purely by chance.

Eğer Sam daha erken kalksaydı otobüsü kaçırmazdı.

If Sam had woken up earlier, he wouldn't have missed the bus.

Wendy, ben kardeşim Sam ile tanışmanı istiyorum.

Wendy, I'd like you to meet my brother Sam.

"Sam "kelimesi Lojban'da "computer " kelimesinin kısaltılmış şeklidir.

The word "sam" is short for "computer" in Lojban.

Sam bir baba olmaya hazır olmadığını hissediyordu.

Sami felt that he wasn't ready to become a father.

Üç oğlu vardı: Sam, Ham ve Yafet.

And he begot three sons, Sem, Cham, and Japheth.

O, partiye gittiğinde, Sam doğruca yemek almaya gitti.

When he got to the party, Sam made a bee line for the food.

Sam ayın sonunda parayı ödemek için söz verdi.

Sam has promised to pay the money at the end of the month.

Eğer VisualPolitik'i uzun zamandır takip ediyorsanız, Sam Amca'nın Avrupa'ya

If you’ve been following VisualPolitik for a long time, you already know that Uncle Sam

Sam, Leyla'ya doğru hareket etti ve onu öpmeye çalıştı.

Sami moved toward Layla and tried to kiss her.

Sam, yaptığı tüm hatalarına rağmen hâlâ çok sevimli bir kişidir.

For all his faults, Sam is still a very likable person.

Evler ve fabrikalar dahildi. Neyse ki Amca Sam yardıma hazırdı. Günün sonunda,

as factories and growths. Luckily enough, Uncle Sam was ready to help. At the end of

Gemiden çıkan Nuh'un oğulları Sam, Ham ve Yafet idi. Ham Kenan'ın babasıydı.

And the sons of Noah, who came out of the ark, were Shem, Ham, and Japheth: and Ham is the father of Canaan.

Nuh beş yüz yıl yaşadıktan sonra Sam, Ham ve Yafet adlı oğulları doğdu.

And Noah, when he was five hundred years old, begot Sem, Cham, and Japheth.

Nuh, oğulları Sam, Ham ve Yafet, Nuh'un karısı ve üç gelini tam o gün gemiye bindiler.

- In the selfsame day Noe, and Sem, and Cham, and Japheth, his sons: his wife, and the three wives of his sons with them, went into the ark.
- In the selfsame day Noah, and Sem, and Cham, and Japheth his sons: his wife, and the three wives of his sons with them, went into the ark.