Translation of "Suda" in English

0.008 sec.

Examples of using "Suda" in a sentence and their english translations:

Suda yürüyordu.

He was walking in the water.

Suda kan var.

There's blood in the water.

Balıklar suda yaşar.

Fish live in the water.

Yağ suda yüzer.

Oil will float on water.

Pudra suda çözünür.

- The powder is soluble in water.
- Powder is soluble in water.

Elim ılık suda.

My hand is in warm water.

Soğuk suda yüzebilirim.

I can swim in the cold water.

Balıklar suda yüzer.

Fish swim in the water.

Şeker suda çözünür.

Sugar dissolves in water.

Toz suda çözünür.

The powder is soluble in water.

Balık suda değil.

The fish is not in the water.

Bu suda yüzme.

Don't bathe in this water.

Bu, suda çözünmez.

This is insoluble in water.

Tuz suda çözünür.

Salt dissolves in water.

Bu ada suda batmıyor

this island does not sink in water

Aşırı sığ bir suda.

right in extremely shallow water.

Bir bardak suda boğuluyorsunuz.

You're drowning in a glass of water.

Şeker sıcak suda çözülür.

Sugar dissolves in hot water.

Onları tuzlu suda yıkadık.

We washed them in salty water.

Bir kaşık suda fırtına!

Much ado about nothing.

Şeker, sıcak suda erir.

Sugar melts in hot water.

Sığ suda dalmak tehlikeli.

It's dangerous to dive in shallow water.

Yumurta sıcak suda pişmeyecek.

The egg won't cook in warm water.

Suda yürüyebilen birini tanıyorum.

I know someone who can walk on water.

Çocuk çamurlu suda yürüdü.

The boy walked through the puddles.

Bu süngeri suda ıslat.

Soak this sponge in water.

Suda sırtüstü yatabilir misin?

Can you float on your back?

Hem suda hem de karada.

In the water and on land.

Suda yüzen balığı görebiliyor musun?

Can you see fish swimming in the water?

Havadan gelen oksijen suda çözülür.

Oxygen from the air dissolves in water.

Balığın suda su sıçrattığını gördük.

We saw a fish splashing in the water.

Yanmış parmağı akan suda soğut.

Cool the burned finger in running water.

O balık tatlı suda yaşar.

That fish lives in fresh water.

Yağın özelliklerinden biri suda yüzmemesidir.

One quality of oil is that it floats on water.

Orada suda bir kuğu var.

There is a swan in the water there.

Yüzme suda uygulanan bir spordur.

Swimming is a sport that is practised in water.

Tom ayakları suda iskelede oturdu.

Tom sat on the pier with his feet in the water.

Ben tuzlu suda yüzmekten hoşlanırım.

I like to swim in salt water.

Suda bir yılan balığı var.

There is an eel in the water.

Petrolün suda yüzdüğünü bilmiyor muydun?

Didn't you know that oil floats on water?

Bir bardak suda fırtına koparır.

He makes mountains out of molehills.

Bir bardak suda fırtına koparıyorsun.

Storm in a teacup.

- Buz gibi suda yüzmeyi denemesi çılgınlıktı.
- O dondurucu suda yüzmeye çalışmak onun çılgınlığıydı.

It was crazy of him to try swimming in that freezing water.

Suda yüzen bazı küçük balıkları görebiliyorum.

I can see some small fish swimming about in the water.

Suda bir gecede ıslanmış elbiseler ağırdılar.

The clothes soaked in water overnight were heavy.

Buz gibi suda yüzmeyi denemesi çılgınlıktı.

It was mad of him to try to swim in the icy water.

Ben suda yaşayamam. Ben balık değilim.

I cannot live in water. I'm not a fish.

Gümüş klorür tamamen suda çözünür değil.

Silver chloride is not completely water-soluble.

Güneş eski yelkenlinin önündeki suda parlıyordu.

The sun glittered on the water in front of the old sailboat.

Suda ahşap yüzecektir ve taş batacaktır.

In water, wood will float and stone will sink.

Suda batmadan durmayı bana öğretir misin?

Will you teach me how to float?

Hapı suda kolayca erit ve iç.

Simply dissolve the pill in water and drink.

Ve sonra insanoğlunun suda yaşayamadığını hatırladı.

And then she remembered that human beings could not live in the water.

"Suda bir köpekbalığı var "diye fısıldadı.

"There's a shark in the water," she whispered.

Tom suda parlak bir şey gördü.

Tom saw something shiny in the water.

Tom bana suda taş sektirmeyi öğretti.

Tom taught me how to skip rocks.

O küçük bir tekne ile suda ilerliyor.

He is sailing a little boat on the water.

Suda boğulmayla ilgili bu rüyayı görüp duruyorum.

I keep having this dream about drowning.

Bir elma suda yüzecektir, bir armut yüzmeyecektir.

An apple will float in water, a pear won't.

- Buz, su içinde eridi.
- Buz, suda eridi.

The ice melted in the water.

Yüzme öğrenmek için öncelikle suda yürümeyi öğrenmelisin.

In order to swim, you have to learn to tread water first.

Sonar suda "görmek" için ses dalgalarını kullanır.

Sonar uses sound waves to 'see' in the water.

- Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşar.
- Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşamaktadır.

- Such fishes as carp and trout live in fresh water.
- Such fish as carp and trout live in fresh water.
- Fish such as carp and trout live in fresh water.
- Fish like carp and trout live in fresh water.

Su aygırları serinlemek için gündüz sıcağında suda durur.

Hippos keep cool in water during the heat of the day,

Suda doğal bir şekilde daha rahat hissetmeye başlıyorsun.

You naturally just get more relaxed in the water.

Suluboya tablo suda çözünen boyalarla yapılmış bir tablodur.

A watercolour is a picture painted with water-based paints.

Çocuk nasıl yüzeceğini biliyor bu yüzden suda boğulmayacak.

The child knows how to swim, so she won't drown in the water.

Bir elma suda yüzer ama bir armut yüzmez.

An apple floats in water, but not a pear.

Suda 1/10 oranında seyreltilmiş idrar mükemmel bir gübredir.

Urine diluted in water 1:10 is an excellent fertilizer.

Foklar karada sakar ve hantal, suda ise çok zariftir.

Seals are clumsy and ponderous on land, but very graceful in the water.

Japonlar uyumaya gitmeden önce sıcak suda sırılsıklam olmayı severler.

Japanese like to soak in hot water before going to sleep.

örneğin; bir gemi suda ilerlerken gözden bir süre sonra kayboluyor

for example; disappears after a while as a ship sails in the water

Yüzmeyi çok iyi bilmediğim için, boyumu aşan suda yüzmekten sakınırım.

Since I'm not so good at swimming, I avoid swimming in water that's over my head.

Fok balıkları karada sakar ve gariptir, ancak suda çok zariftir.

Seals are clumsy and awkward on land, but very graceful in the water.

Tom onu çok sıcak olan suda yıkayarak en sevdiği gömleğini mahvetti.

Tom ruined his favorite shirt by washing it in water that was too hot.

Yüzücüler dikkat! Suda çok uzun kalmayın. Oranın aralık ayında donduğunu hatırlayın.

Attention swimmers! Don't stay in the water too long. Remember that in December it freezes.

Eğer bitkiler ve taşlar suda ise o zaman bu olur: bitkiler yüzer ve kayalar batar.

If plants and stones are in the water then this will happen: the plants float and the rocks sink.