Translation of "Vaat" in English

Vaat etmiyoruz.

We don't make any promises.

İşte, vaat edilen kar!

Lo, the promised snow!

Hiçbir şey vaat etmedim.

I haven't been promised anything.

İlişkiler kurmayı vaat edecek misiniz?

Will you commit to build relationships?

Sana hiçbir şeyi vaat edemem.

- I can't promise you anything.
- I can't make you any promises.

O, döneceğini vaat etmedi mi?

Had he not promised that he would return?

Tom ne yapmayı vaat etti?

What did Tom promise to do?

Tom umut vaat eden bir öğrenci.

Tom is a promising student.

Gelecek vaat eden genç bir iş adamı.

He is a promising young businessman.

Onlara yılda yüz hrivna vermeyi vaat ettim.

I've promised to give them one hundred hrivnas annually.

Zamanında kar iyi bir hasat vaat ediyor.

A timely snow promises a good harvest.

Bu arada, İngilizcem kesinlikle ümit vaat etmiyor.

By the way, my English is absolutely hopeless.

Tom, gelecek vaat eden genç bir müzisyen.

Tom is a promising young musician.

Tom'a bir saatte 30 dolar ödeneceğini vaat ettiler.

- They promised Tom that he'd be paid $30 an hour.
- They promised Tom he'd be paid $30 an hour.

Evet, biliyoruz. Politikacılar seçimler döneminde çok fazla vaat verir

Yes, we know it. One thing is what a politician promises during the elections and another

- Tom bunu taahhüt etti.
- Tom onu yapmayı vaat etti.

Tom has pledged to do that.

Milletler, Dominik Cumhuriyeti fantastik Ülke ve muhtemelen gelecek vaat ediyor ...

Folks, the Dominican Republic is a fantastic country and it probably has a promising future...

- Mary umut verici bir öğrenci.
- Mary gelecek vaat eden bir öğrenci.

Mary is a promising student.

- Tom Mary'ye ona zarar vermeyeceğini vaat etti.
- Tom Mary'ye ona zarar vermeyeceğine söz verdi.

Tom promised Mary he wouldn't hurt her.

- Çocuk büyük bir potansiyele sahip.
- Çocuğun parlak bir geleceği var.
- Çocuğun geleceği parlak.
- Çocuk parlak bir geleceğe sahip.
- Çocuk parlak bir gelecek vâât ediyor.
- Çocuk vaat dolu.

The boy is full of promise.