Translation of "Veremedi" in English

Soruya cevap veremedi.

She couldn't answer the question.

Tom cevap veremedi.

- Tom was unable to answer.
- Tom wasn't able to answer.
- Tom wasn't able to reply.

Öğrenciler cevap veremedi.

- The students could not answer.
- The students couldn't answer.

Öğrenciler yanıt veremedi.

The students could not answer.

Tom karar veremedi.

- Tom couldn't make up his mind.
- Tom couldn't make his mind up.

Soruma yanıt veremedi.

He was unable to answer my question.

Soruma cevap veremedi.

She was unable to answer my question.

Öğrenciler bir cevap veremedi.

The students could not give an answer.

Kimse doğru cevabı veremedi.

Nobody could give the correct answer.

Tom, Mary'ye cevap veremedi.

Tom couldn't answer Mary.

Tom hemen kararını veremedi.

Tom couldn't make up his mind right away.

Tom hemen karar veremedi.

Tom couldn't make an immediate decision.

Hiçbir öğrenci soruya cevap veremedi.

- No student was able to answer the question.
- No students could answer the question.

Mayuko benim soruma cevap veremedi.

Mayuko could not answer my question.

Tom tüm sorulara cevap veremedi.

- Tom couldn't answer all of the questions.
- Tom couldn't answer all the questions.

Tom Mary'nin sorularına cevap veremedi.

Tom couldn't answer Mary's questions.

Tom, nereden başlayacağına karar veremedi.

Tom couldn't decide where to begin.

Tom nereye gideceğine karar veremedi.

Tom couldn't decide where to go.

Tom, ne ısmarlayacağına karar veremedi.

Tom couldn't decide what to order.

Tom ne yapacağına karar veremedi.

- Tom couldn't decide what to do.
- Tom wasn't able to decide what to do.

Tom Mary'nin sorusuna cevap veremedi.

- Tom wasn't able to answer Mary's question.
- Tom was unable to answer Mary's question.
- Tom couldn't answer Mary's question.

Tom nerede yiyeceğine karar veremedi.

Tom couldn't decide where to eat.

Tom ne yiyeceğine karar veremedi.

Tom couldn't decide what to eat.

Tom ne alacağına karar veremedi.

Tom couldn't decide what to buy.

Tom onun gitmesine izin veremedi.

Tom couldn't let it go.

- Mary yanıtlayamadı.
- Mary cevap veremedi.

Mary couldn't reply.

Kimse benim sorularıma cevap veremedi.

- No one could answer my questions.
- Nobody could answer my questions.

Diyet yapmasına rağmen hala kilo veremedi.

Though he dieted, he still could not lose weight.

Tom basit sorulara bile cevap veremedi.

Tom couldn't even answer the simple questions.

Tom hangi CD'yi dinleyeceğine karar veremedi.

Tom couldn't decide what CD to listen to.

Tom hangi kamerayı alacağına karar veremedi.

- Tom couldn't decide which camera to buy.
- Tom can't decide which camera to buy.

Tom ne zaman başlayacağına karar veremedi.

Tom couldn't decide when to begin.

Tom, nasıl başlayacağına için karar veremedi.

Tom couldn't decide how to begin.

Tom Mary'nin tüm sorulara yanıt veremedi.

Tom couldn't answer all of Mary's questions.

Tom işe kimi atayacağına karar veremedi.

Tom couldn't decide who to assign the job to.

Tom ağacı nereye dikeceğine karar veremedi.

Tom couldn't decide where to plant the tree.

Tom hangi kitabı okuyacağına karar veremedi.

Tom couldn't decide what book to read.

Tom Mary'ye rüşvet veremedi. Fakat, denedi.

Tom couldn't bribe Mary. However, he tried.

Ne yapılacağına gelince hiç kimse karar veremedi.

Nobody could decide as to what to do.

Hangi kursu izleyeceğine bir türlü karar veremedi.

He couldn't make up his mind which course to follow.

Tom kime oy vermesi gerektiğine karar veremedi.

Tom was unable to decide who he should vote for.

Tom, ne zaman yola çıkacağına karar veremedi.

Tom couldn't decide when to leave.

Tom kimin terfi ettirilmesi gerektiğine karar veremedi.

Tom couldn't decide who should get promoted.

Tom, daha sonra ne yapacağına karar veremedi.

- Tom couldn't decide what to do next.
- Tom wasn't able to decide what to do next.

Tom Mary için ne alması gerektiğine karar veremedi.

Tom couldn't decide what he should buy for Mary.

Tom ne zaman Boston'a gitmesi gerektiğine karar veremedi.

Tom couldn't decide exactly when he should go to Boston.

Öğretmenler yeni okul binasını nereye inşa edeceklerine karar veremedi.

The teachers could not decide where to build the new schoolhouse.

Tom Boston'a ya da Şikago'ya gidip gitmeyeceğine karar veremedi.

Tom couldn't decide whether to go to Boston or Chicago.

Tom gidip gitmeyeceğine ya da kalıp kalmayacağına karar veremedi.

Tom couldn't decide whether to go or stay.

Bu adam gerçekten karaktersiz. Hayatını kurtarmak için bir karar veremedi.

This guy is really wishy-washy. He couldn't make a decision to save his life.

O gün bu soruya yanıt veremedi çünkü elinde yüksek matematik yoktu.

He couldn’t answer on that day because he didn’t discover calculus yet.

Tom köpeğine Cookie ya da Pochi adını verip vermeyeceğine karar veremedi.

Tom couldn't decide whether to name his dog Cookie or Pochi.