Translation of "Yerliler" in English

Yerliler huzursuz.

The natives are restless.

Yerliler çok konukseverler.

The natives are very hospitable.

Yerliler huzursuz oluyorlar.

The natives are getting restless.

Yerliler bugün huzursuzlar.

The natives are restless today.

Yerliler buradan korkuyorlar.

The natives are scared of this place.

Yerliler onun kalbini yediler.

The Indians ate his heart.

Yerliler çok korkmuştu, ancak komutan

The inhabitants were gripped with fear, but the commander ordered

Yerliler topraklarını istilacılara karşı savunmak zorundalar.

The natives have to defend their land against invaders.

"Granite" yerliler tarafından çoğunlukla yanlış telaffuz ediliyor.

"Granite" is often mispronounced by natives.

Fransızlar ve yerliler, Fort Duquesne Savaşını kazandılar.

The French and Indians won the Battle of Fort Duquesne.

O yerliler ile samimi bir ilişki kurdu.

He established a friendly relationship with the natives.

Yerliler o zaman ilk kez bir uçak gördüler.

The natives saw an airplane then for the first time.

- Yerliler bu bölgede yaşadılar.
- Hintliler bu bölgede yaşadılar.

Indians inhabited this district.

Yerliler bu nehre "insan yiyen" derler ve ondan korkarlar.

The locals call this river the "man-eater" and fear it.

Kuşatmadan kurtulan yerliler ya öldürüldü ya da kölelik için satıldı.

Inhabitants that survived the siege were either killed or sold into slavery.

Yerliler bir silah sesi duydular ve işgalcilerin ormanda olduklarını düşündüler.

The natives heard a gunshot and thought that the invaders were in the forest.

Yerliler bu nehre adam yiyen nehir diyorlar ve ondan korkuyorlar.

The locals call this river the man-eating river and fear it.

Akıcı olarak konuşan çok arkadaşım var fakat hâlâ yerliler gibi ses çıkaramıyorlar.

I have many friends who speak fluently, but still don't sound like native speakers.