Translation of "Yiyemediğini" in English

Tom Mary'ye yiyemediğini söyledi.

Tom told Mary what he couldn't eat.

Tom bana fıstık yiyemediğini söyledi.

- Tom told me that he can't eat peanuts.
- Tom told me he can't eat peanuts.

Tom Mary'ye ne yiyemediğini söylemedi.

- Tom didn't tell Mary what he couldn't eat.
- Tom didn't tell Mary what he can't eat.

Tom, Mary'ye ne yiyemediğini söylemeli.

Tom should tell Mary what he can't eat.

Tom, Mary'ye ne yiyemediğini söyledi.

Tom has told Mary what he can't eat.

Tom Mary'ye ne yiyemediğini söyledi.

Tom told Mary what he can't eat.

Tom bize fıstık yiyemediğini söyledi.

Tom told us he couldn't eat peanuts.

Tom çerez yiyemediğini biliyor mu?

- Does Tom know you can't eat nuts?
- Does Tom know that you can't eat nuts?

Tom, Mary'nin fıstık yiyemediğini biliyor.

- Tom knows Mary can't eat peanuts.
- Tom knows that Mary can't eat peanuts.

Tom, Mary'nin fındık yiyemediğini biliyordu.

Tom knew Mary couldn't eat nuts.

Tom, Mary'ye ne yiyemediğini zaten söyledi.

Tom has already told Mary what he can't eat.

Mary, Tom'un kestane yiyemediğini bildiğini söylüyor.

- Mary says she knows Tom can't eat chestnuts.
- Mary says she knows that Tom can't eat chestnuts.

Tom Mary'nin kestane yiyemediğini bildiğini söylüyor.

- Tom says he knows Mary can't eat chestnuts.
- Tom says he knows that Mary can't eat chestnuts.

Tom, Mary'ye John'un cevizleri yiyemediğini söyledi.

Tom told Mary John couldn't eat walnuts.

Tom Mary'nin fıstık yiyemediğini biliyor muydu?

Did Tom know Mary couldn't eat peanuts?

Tom, Mary'nin domuz eti yiyemediğini söyledi.

Tom said that Mary can't eat pork.