Translation of "önündeki" in French

Tam önündeki işarete bak.

Regarde l'enseigne juste derrière toi.

Bankanın önündeki otopark tamamen dolu.

Le parking en face de la banque était complet.

Evinizin önündeki sokakta park ettim.

- Je me suis garé sur la rue en face de votre maison.
- Je me suis garée sur la rue en face de votre maison.
- Je me suis garé sur la rue en face de ta maison.
- Je me suis garée sur la rue en face de ta maison.

Evimin önündeki sokak oldukça dar.

La rue devant ma maison est assez étroite.

Saygı, önündeki kişinin gözünün içine bakmaktır,

C'est regarder dans les yeux la personne se tenant face à vous,

Bu kitabı istasyonun önündeki kitapçıdan aldım.

J'ai acheté ce livre dans la librairie en face de la gare.

Kütüphanenin önündeki ağaç yıldırım tarafından vuruldu.

L'arbre devant la bibliothèque a était frappé par la foudre.

Önündeki kadın da "Nasıl istersiniz?" diye sordu.

La fille demande : « Comment votre café ? »

Sürücü, önündeki araç hareket etmediği için bağırıyordu.

Le chauffeur criait parce que la voiture devant lui ne bougeait pas.

Tom sandviç tabağını Mary'nin önündeki masaya koydu.

Tom posa l'assiette de sandwiches sur la table devant Mary.

Ben bu kitabı istasyonun önündeki kitapçıda aldım.

J'ai acheté ce livre à la librairie en face de la gare.

Bir şekilde önündeki şeyin tehlikeli olmadığını fark ediyor,

Elle se rend compte que je ne suis pas une menace

İklim bozukluğu ile baş etmenin önündeki en büyük engel

L'obstacle le plus important, s'agissant de traiter des perturbations climatiques,

Öfkeli kalabalık, arabaları devirdi ve mağazaların önündeki camları kırdı.

La foule en colère retourna des voitures et brisa des vitrines.

Onlar yağmurdan kaçınmak için mağazanın önündeki gölgeliğin altında durdular.

Ils se tenaient sous la verrière en face de la boutique, afin d'éviter la pluie.

Sen ve senin önündeki araç arasında yeterli açıklık olmalı.

Il faut qu'il y ait une distance suffisante entre vous et la voiture de devant.