Translation of "üzereydi" in German

0.006 sec.

Examples of using "üzereydi" in a sentence and their german translations:

- Tom ayrılmak üzereydi.
- Tom gitmek üzereydi.

Tom wollte gerade gehen.

Ağaç düşmek üzereydi.

Der Baum stand kurz vor dem Fall.

O, ayrılmak üzereydi.

Sie war gerade im Begriff, aufzubrechen.

O başlamak üzereydi.

Er wollte gerade anfangen.

O konuşmak üzereydi.

Er war im Begriff zu sprechen.

O, başlamak üzereydi.

Sie wollte gerade beginnen.

Tren gitmek üzereydi.

Der Zug war im Begriff abzufahren.

İkisini öldürmek üzereydi!

Er hat beinah alle beide getötet!

Evden ayrılmak üzereydi.

Sie wollte gerade das Haus verlassen.

Otobüs ayrılmak üzereydi.

Der Bus war im Begriff abzufahren.

Çocuklar ağlamak üzereydi.

Die Kinder waren kurz davor zu heulen.

Liisa ağlamak üzereydi.

Liisa war den Tränen nahe.

Tom konuşmak üzereydi.

Tom war im Begriff zu sprechen.

O ağlamak üzereydi.

Sie war den Tränen nahe.

Tom ağlamak üzereydi.

Tom war den Tränen nahe.

Tren istasyondan ayrılmak üzereydi.

Der Zug war dabei, den Bahnhof zu verlassen.

O kendini öldürmek üzereydi.

Sie war kurz davor, sich selbst zu töten.

Bir şey olmak üzereydi.

Es lag etwas in der Luft.

Onların sabrı tükenmek üzereydi.

Sie waren kurz davor, die Geduld zu verlieren.

Tom ağlamak ağlamak üzereydi.

Tom war kurz davor, loszuheulen.

Tom gözyaşlarına boğulmak üzereydi.

Tom war kurz davor, loszuheulen.

- Adının söylendiğini duyduğunda uyumak üzereydi.
- Adının çağrıldığını duyduğunda, o uyumak üzereydi.

- Er war gerade beim Einschlafen, als er seinen Namen rufen hörte.
- Er war kurz davor einzuschlafen, als er hörte, wie sein Name gerufen wurde.

Kötü bir şey olmak üzereydi.

Etwas Schlechtes war im Begriff zu geschehen.

Telefon çaldığında babam ayrılmak üzereydi.

Mein Vater war im Begriff zu gehen, als das Telefon klingelte.

Tom vurulduğunda arabasına binmek üzereydi.

Tom wollte gerade in seinen Wagen steigen, als er erschossen wurde.

Adının söylendiğini duyduğunda uyumak üzereydi.

Er war gerade beim Einschlafen, als er seinen Namen rufen hörte.

Tom bir şey söylemek üzereydi.

Tom schickte sich an zu sprechen.

Ancak Lucy evinden ayrılmak üzereydi.

- Jedenfalls ist Lucy dabei, ihre Wohnung zu verlassen.
- Wie auch immer, Lucy ist dabei, ihre Heimat zu verlassen.

Jane evi terk etmek üzereydi.

Jane wollte gerade das Haus verlassen.

Tom Mary kapıyı çaldığında gitmek üzereydi.

Tom wollte gerade gehen, als Maria an die Türe klopfte.

Ben geldiğimde Tom tam ayrılmak üzereydi.

Tom wollte gerade gehen, als ich ankam.

İstasyona vardığımda tren tam hareket etmek üzereydi.

Als ich am Bahnhof ankam, war der Zug gerade im Begriff, abzufahren.

Telefon çaldığında Tom tam dışarı çıkmak üzereydi.

Tom wollte gerade das Haus verlassen, als das Telefon klingelte.

Tom, annesi odaya girdiğinde Mary'yi öpmek üzereydi.

Tom wollte Maria gerade küssen, als seine Mutter ins Zimmer kam.

Mary odaya geldiğine Tom bir şey söylemek üzereydi.

Tom wollte gerade etwas sagen, als Maria ins Zimmer kam.

Tom yaşamının en önemli telefon görüşmesini yapmak üzereydi.

Tom war im Begriff, den wichtigsten Anruf seines Lebens zu tätigen.

Tom telefonu çaldığında Mary'ye bir şey söylemek üzereydi.

Tom wollte gerade etwas zu Maria sagen, als das Telefon klingelte.

Tom şikayet etmek üzereydi ama aleyhte karar verdi.

Tom war kurz davor, sich zu beschweren, entschloss sich jedoch dagegen.

Balalayka filmi onun en son filmi olmak üzereydi neredeyse

Der Balalaika-Film sollte sein neuester Film werden

O ona hamile olduğunu söylediğinde Tom Mary'den ayrılmak üzereydi.

Tom war kurz davor, mit Maria Schluss zu machen, als die ihm sagte, dass sie schwanger sei.

Avrupa en kanlılara tanıklık etmek üzereydi Napolyon Savaşları günü savaşı.

Europa sollte nun den blutigsten Tag der napoleonischen Kriege sehen.