Translation of "Kütüphane" in German

0.005 sec.

Examples of using "Kütüphane" in a sentence and their german translations:

Kütüphane nerede?

Wo ist die Bibliothek?

Kütüphane sağda.

Die Bibliothek liegt rechts.

Kütüphane soldadır.

Die Bibliothek liegt rechts.

Kütüphane şehrin ortasında.

Die Bibliothek ist im Stadtzentrum.

Kütüphane 80 yıllıktır.

Die Bücherei ist achtzig Jahre alt.

Kütüphane halka açıktır.

Die Bibliothek ist öffentlich zugänglich.

Kütüphane 4. kattadır.

- Die Bücherei ist in der vierten Etage.
- Die Bücherei ist im vierten Stock.

Kütüphane şehrin merkezinde.

Die Bibliothek ist in der Stadtmitte.

Kütüphane ikinci katta.

- Die Bibliothek ist im ersten Stock.
- Die Bibliothek ist im zweiten Stock.

Kütüphane oldukça küçük.

- Die Bücherei ist ziemlich klein.
- Die Bibliothek ist ziemlich klein.

En yakın kütüphane nerededir?

Wo ist die nächste Bibliothek?

Kütüphane şimdi yapım aşamasında.

Die Bibliothek befindet sich jetzt im Bau.

Şehrimizde bir kütüphane vardır.

In unserer Stadt gibt es eine Bibliothek.

Bunlar kütüphane kitapları mı?

- Sind das Bücher aus der Bibliothek?
- Sind das Bücher aus der Bücherei?

Bazı kütüphane kitapları hazinedir.

Einige Bücher der Bücherei sind Schätze.

Kütüphane pazar günleri kapalıdır.

- Die Bibliothek ist sonntags geschlossen.
- Die Bücherei ist sonntags geschlossen.

Kütüphane on dakika içinde kapanacak.

Die Bibliothek schließt in zehn Minuten.

Tom'un kütüphane kartının süresi dolmuş.

Toms Bibliotheksausweis ist abgelaufen.

Kütüphane buradan ne kadar uzakta?

Wie weit ist es von hier bis zur Bibliothek?

Tom üç kütüphane kitabını kaybetti.

Tom hat drei Bibliotheksbücher verloren.

Kütüphane neredeyse tam bir sessizliğe büründü.

Die Bibliothek ist in eine fast vollkommene Stille gehüllt.

Amerika'da her şehirde bir kütüphane vardır.

In jeder Stadt der Vereinigten Staaten befindet sich eine Bücherei.

Bu caddenin sonunda bir kütüphane var.

Am Ende dieser Straße befindet sich eine Bibliothek.

Yeni kütüphane, geçen yıldan beri yapım aşamasında.

Die neue Bücherei befindet sich seit letztem Jahr im Bau.

Kütüphane sabah dokuzdan akşam sekize kadar açıktır.

Die Bibliothek ist von 9:00 Uhr bis 20:00 Uhr geöffnet.

Bir kütüphane kitaplar için en iyi kaynaktır.

Eine Bibliothek ist die beste Anlaufstelle für Bücher.

Bir kütüphane için yeterince büyük bir salon.

Das ist ein ausreichend großer Raum für eine Bibliothek.

O kentte tiyatro,müze, kütüphane ve parklar var.

In dieser Stadt gibt es sowohl Theater als auch Museen, Bibliotheken und Parks.

- Okulda kütüphane var mı?
- Okulun kütüphanesi var mı?

Hat die Schule eine Bibliothek?

25 Ocaktan önce kütüphane kitaplarımı geri götürmek zorundayım.

Bis zum 25. Januar muss ich die Bücher zur Bibliothek zurückbringen.

Amerika Birleşik Devletleri'ndeki her şehirde bir kütüphane vardır.

In jeder Stadt der Vereinigten Staaten befindet sich eine Bücherei.

Bu kütüphane, özellikle kör çocuklar için kitaplar içerir.

Diese Bibliothek enthält Bücher speziell für blinde Kinder.

Evimin yanındaki kütüphane bütçe kesintileri yüzünden şimdi haftada yalnızca üç gün açık.

Die Bibliothek in der Nähe meines Hauses hat jetzt wegen einer Etatkürzung nur noch an drei Tagen in der Woche geöffnet.

- Amerika'daki her şehrin bir kütüphanesi vardır.
- Amerika'da her kasabada bir kütüphane bulunmaktadır.
- Amerika'da her kasabanın bir kütüphanesi vardır.

In jeder amerikanischen Stadt gibt es eine Bücherei.

- Oraya gidecek ve içindeki her şeyi okuyacak zamanım olmasını dilemeden bir kütüphaneyi asla fark etmem.
- Bir kütüphane görünce, gidip içindeki her şeyi okuyana kadar orada kalmayı dilemediğim olmamıştır.
- Ne zaman bir kütüphane görsem; gönlümden hep gidip içindeki her şeyi okuyana kadar orada kalmak geçer.

Jedes Mal, wenn ich eine Bibliothek sehe, erfüllt mich der Wunsch, hineinzugehen und so lange dort zu bleiben, bis ich alles darin gelesen habe.

Bizler dijital bir çağda yaşıyoruz ve istediğimiz her bilginin de bize bir yerlerde, yazılı olarak bir kitap, kütüphane ya da bir veritabanı aracılığıyla erişilebilir olduğunu düşünmükten zevk alıyoruz. Ne var ki bu gerçek olmaktan uzak bir durum; dillerin büyük bir kısmı hiçbir zaman ne yazıldı ne de kayıt altına alındı.

Wir leben in einem digitalen Zeitalter, und wir stellen uns gern vor, dass uns jedwede nützliche Information zugänglich ist, irgendwo, aufgeschrieben in irgendeinem Buch, in einer Bibliothek oder Datenbank, und dass wir sie durch Googeln finden können, doch das ist fern der Wahrheit; in der Mehrzahl der Sprachen ist noch niemals etwas irgendwo geschrieben worden, noch wurden von ihnen Tonaufzeichnungen angefertigt