Translation of "Kadınları" in German

0.010 sec.

Examples of using "Kadınları" in a sentence and their german translations:

Kadınları seviyorum.

Ich mag Frauen.

Kadınları anlamıyorum.

Ich verstehe Frauen nicht.

Kadınları gerçekten anlamıyorum.

Ich verstehe die Frauen wirklich nicht.

Tom kadınları sevmez.

Tom mag keine Frauen.

Kadınları anlamıyorsun, Tom.

Du verstehst die Frauen nicht, Tom.

- O kadınları tanıyor musun?
- O kadınları tanıyor musunuz?

- Kennst du diese Frauen?
- Kennt ihr diese Frauen?
- Kennen Sie diese Frauen?

Hayatınızdaki önemli kadınları destekleyin.

Geben Sie den wichtigen Frauen in Ihrem Leben Auftrieb.

Ben bu kadınları tanıyorum.

Ich kenne diese Frauen.

Bu ev kadınları umutsuz.

Diese Hausfrauen sind verzweifelt.

Şu kadınları nerede gördün?

Wo hast du diese Frauen gesehen?

Bu kadınları nerede gördün?

Wo hast du diese Frauen gesehen?

Tom şu kadınları sevmiyor.

Tom mag diese Frauen nicht.

Şu kadınları görüyor musun?

- Siehst du die Frauen da?
- Seht ihr die Frauen da?
- Sehen Sie die Frauen da?

Tom kadınları anladığını düşünüyor.

Tom glaubt, dass er Frauen versteht.

Kadınları anlıyormuş gibi davranmam.

Ich gebe nicht vor, Frauen zu verstehen.

- Biz, erkekler kadınları beklemeye alışığız.
- Biz erkekler kadınları beklemeye alışkınız.

Wir Männer sind es gewohnt, auf die Frauen zu warten.

O, kadınları nasıl ağlatacağını bilir.

Er weiß, wie man Frauen zum Weinen bringt.

Biz erkekler kadınları beklemeye alışkınız.

Wir Männer sind es gewohnt, auf die Frauen zu warten.

Tom "Kadınları hiç anlamıyorum" dedi.

„Ich werde die Frauen nie verstehen“, sagte Tom.

O şirket kadınları işe almıyor.

Jene Firma stellt keine Frauen ein.

Genel olarak konuşursak, Japon kadınları mütevazıdır.

Im Allgemeinen sind japanische Frauen bescheiden.

Ben kadınları severim ama onlarla geçinemem.

Ich mag Frauen, doch ich komme nicht mit ihnen aus.

O, kadınları ciddiye almayan erkek türüdür.

Er gehört zu den Männern, die Frauen nicht ernst nehmen.

Mary düz göğüslü kadınları tercih eder.

Mary bevorzugt flachbrüstige Frauen.

- O kadınları hor görür.
- Kadınlara tepeden bakıyor.

Er sieht auf Frauen herab.

- Asyalı kadınları çekici buluyor.
- Asyalı kadınlara ilgi duyuyor.

Er fühlt sich zu Asiatinnen hingezogen.

- Tom kadınlara tepeden bakıyor.
- Tom kadınları hor görüyor.

Tom sieht auf Frauen herab.

- Biz kadın istihdam etmiyoruz.
- Biz kadınları işe almıyoruz.

Wir stellen keine Frauen ein.

Bu yapı erkekleri ve kadınları konaklayan kapsül bir oteldir.

Dieses Gebäude ist ein Kapselhotel, in dem Männer und Frauen untergebracht sind.

O, kadınları anlamlı bir meşgale olmaktan daha ziyade tek kullanımlık zevk olarak görüyor.

Er betrachtet Frauen eher als verfügbare Vergnügungen denn als bedeutsame Beschäftigungen.

Tanrı dünyayı yarattı ve daha sonra bir gün dinlendi; yine de o, kadınları yarattığından beri barış ve huzura sahip değil.

Gott schuf die Erde und ruhte einen Tag; danach hat er die Frau erschaffen, und seither hat er keine Ruhe mehr.