Translation of "Kadınların" in German

0.008 sec.

Examples of using "Kadınların" in a sentence and their german translations:

Kadınların hepsi aynı.

Frauen sind alle gleich.

Tüm kadınların sesi olmak.

das sie tief in ihrem Inneren eingeschlossen haben.

Kadınların sigara içmesi yasaktı.

Früher war Rauchen für Frauen ein Tabu.

Kadınların güzel yanakları var.

Frauen haben schöne Wangen.

Hakiki kadınların kıvrımları vardır.

Echte Frauen haben Kurven.

Kadınların nasıl düşündüğünü biliyorum.

Ich weiß, wie Frauen denken.

Tom kadınların yanında tuhaflaşıyor.

Tom ist in Gegenwart von Frauen unbeholfen.

Kadınların istediği şey budur.

Das ist es, was wir Frauen wollen?

Kadınların özgürlüğü dünyanın özgürlüğüdür.

Die Freiheit der Frau ist die Freiheit der Welt.

- Kadınların özgürlüğü hareketinde yer aldı.
- Kadınların özgürlüğü hareketinde bir rol oynadı.

Sie spielte eine aktive Rolle in der Frauenemanzipation.

Hedefim genç kadınların sesi olmak.

Mein Ziel ist es, jungen Frauen eine Stimme zu geben.

Kadınların tek başına sokakta dolaşması

Frauen gehen alleine auf der Straße

Kadınların gece sokağa çıkması yasaklanmıştır

Frauen ist es verboten, nachts auszugehen

Kadınların asla anlamayacağı şeyler vardır.

Es gibt Sachen, die Frauen nie verstehen werden.

Kadınların ezilmesine karşı mücadele etmeliyiz.

Wir müssen dagegen kämpfen, dass Frauen unterdrückt werden!

Bilgisayar kadınların sol tarafına yerleştirildi.

Der Computer steht links von den Frauen.

Haklarından başkaları için vazgeçmiş kadınların sesi.

Für Frauen, die ihre eigenen Rechte an jemand anderen abgetreten haben.

Kadınların haklarını büyük ölçüde koruyup, geliştirmiştir

Es hat die Rechte der Frauen stark geschützt und verbessert

Kadınların oy verebilmesi için anayasa değiştirildi.

Die Verfassung wurde geändert, damit Frauen wählen konnten.

Amerikalı kadınların oy verme hakkı yoktu.

Amerikanische Frauen hatten kein Wahlrecht.

Bu, kadınların zaten bildiği bir şey.

Das ist etwas, was die Frauen schon wissen.

Bu, kadınların çoktan bildikleri bir şey.

Das ist etwas, was die Frauen schon wissen.

Çekici kadınların genellikle aptal olduğu düşünülmektedir.

Attraktive Frauen werden oft für dumm gehalten.

Kadınların altıncı hissinin olduğuna inanıyor musunuz?

Glaubst du, dass Frauen einen sechsten Sinn haben?

Ev kadınların dünyasıdır, dünya erkeklerin evidir.

Das Heim ist die Welt der Frau, die Welt ist das Heim des Mannes.

Kadınların sadece yüzde ikisi kendilerini güzel buluyordu.

Nur zwei Prozent aller Frauen finden sich selbst schön.

Kadınların sayılmamasının İslamiyetle bağdaştırılacak hiçbir tarafı yoktur

Es gibt nichts, was mit dem Islam in Verbindung gebracht werden könnte, wenn Frauen nicht gezählt werden

Seni ne şarapla ne de kadınların fısıltılarıyla

Ich wecke dich weder zum Wein noch zum Flüstern von Frauen,

Kadınların genellikle erkeklerden daha uzun yaşadığı söylenir.

Man sagt gewöhnlich, dass Frauen länger leben als Männer.

Suudi Arabistan'da kadınların araba sürmelerine izin verilmez.

Frauen dürfen in Saudi-Arabien nicht Auto fahren.

İnsanlar tuhaf görünen kadınların cadılar olduğunu düşünürlerdi.

Man hielt seltsam aussehende Frauen früher für Hexen.

Oğlum kadınların erkeklerden daha güçlü olduklarını düşünüyor.

Mein Sohn glaubt, dass Frauen stärker sind als Männer.

Kadınların yarısından fazlası aynı tür cinsel problemi yaşıyorsa

Wenn mehr als die Hälfte der Frauen sexuelle Probleme hat,

Kadınların ve kızların, onu tamamen sahiplenmesini sağlamak da

dann ist die Ermunterung von Frauen und Mädchen, ihn für sich zu erobern,

Niçin kadınların erkeklerden daha uzun yaşadıklarını merak ediyorum.

Ich wüsste gerne, warum Frauen länger als Männer leben.

Kadınların tutabilecekleri tek sır, hakkında bilmedikleri bir şeydir.

Das einzige Geheimnis, das Frauen wahren können, ist dasjenige, das sie nicht kennen.

Britanyalı kadınların yüzde elli ikisi çikolatayı sekse tercih ediyor.

Zweiundfünfzig Prozent der britischen Frauen ziehen Schokolade dem Sex vor.

Erkeklerin kadınların nasıl görünmesi gerektiği hakkında gerçekçi olmayan beklentileri var.

Männer haben unrealistische Erwartungen in Bezug darauf, wie Frauen aussehen sollten.

Bu sadece kadınların daha çok, daha iyi cinsellik yaşamasıyla alakalı değil.

Es geht letztlich nicht darum, dass Frauen mehr oder besseren Sex haben.

Bu, kadınların da erkekler kadar orgazm olduğundan emin olmakla alakalı değil.

Es geht nicht darum, dass Frauen so viele Orgasmen haben wie Männer.

En mutlu kadınların, en mutlu uluslar gibi, bir öz geçmişi yoktur.

Die glücklichsten Frauen haben wie die glücklichsten Nationen keine Geschichte.

Kadınların veya küçük çocukların size ne dediklerini anlamakta güçlük çekiyor musunuz?

Haben Sie Schwierigkeiten zu verstehen, was Ihnen Frauen oder kleine Kinder sagen?

Tom dudaklarını yapay olarak boyayan ve kulak memelerini delen kadınların bulunduğu bir kültürden geliyor.

Tom kommt aus einer Kultur, in der Frauen künstlich ihre Lippen färben und ihre Ohrläppchen durchlöchern.

- Kadınlar genellikle kocalarından daha uzun yaşarlar.
- Kadınlar genellikle kocalarından daha uzun yaşar.
- Kadınların ömrü genellikle eşlerinden uzun olur.

Frauen überleben ihre Männer normalerweise.

Sadece sıkıcı kadınların düzenli evleri vardır! Kim öyle söylerse söylesin, gerçek değil. Ben kesinlikle sıkıcı değilim ama evim yine de oldukça düzenlidir. Neredeyse her zaman!

Nur langweilige Frauen haben aufgeräumte Wohnungen. Egal wer das sagt, es stimmt nicht. Ich bin definitiv nicht langweilig, aber meine Wohnung ist trotzdem ziemlich ordentlich. Fast immer!