Translation of "Süreceğini" in German

0.151 sec.

Examples of using "Süreceğini" in a sentence and their german translations:

Onun uzun süreceğini sanmıyorum.

- Ich denke nicht, dass es lange dauern wird.
- Ich glaube nicht, dass es noch lang dauern wird.

Savaşın uzun süreceğini düşünmüyordu.

Er dachte nicht, dass der Krieg lange dauern würde.

O, nasıl kamyon süreceğini bilir.

Er weiß, wie man einen Lastwagen fährt.

Biz bunun uzun süreceğini beklemiyorduk.

Wir hätten nicht gedacht, dass das hier so lange dauern würde.

Karıma nasıl araba süreceğini öğrettim.

Ich brachte meiner Frau das Fahren bei.

Tom'a nasıl araba süreceğini öğrettim.

Ich brachte Tom das Fahren bei.

O nasıl araba süreceğini biliyor.

Er kann Auto fahren.

Nasıl araba süreceğini sana öğretebilirim.

- Ich kann dir das Autofahren beibringen.
- Ich kann dir beibringen, wie man fährt.
- Ich kann dir das Fahren beibringen.

Ne kadar süreceğini merak ediyorum.

- Ich frage mich, wie lange es dauern wird.
- Ich möchte gerne wissen, wie lange das braucht.

Nasıl araba süreceğini biliyor musun?

Können Sie Auto fahren?

Bunun ne kadar süreceğini bilmiyorum.

Ich weiß nicht, wie lange es dauern wird.

Bunun ne kadar süreceğini düşünüyorsun?

Wie lange wird es wohl dauern?

Tom topu nasıl süreceğini bilmiyor.

Tom weiß noch nicht einmal, wie man einen Ball dribbelt.

Bu güzel havanın süreceğini umuyorum.

Ich hoffe, dass das Wetter auch weiterhin so gut bleibt.

O, nasıl araba süreceğini bilmez.

Sie weiß nicht, wie man ein Auto fährt.

Partinin ne kadar süreceğini bilmiyorum.

Ich weiß nicht, wie lange die Feier dauern wird.

Yolculuğun çok uzun süreceğini söylediklerinde ise

wenn sie sagen, dass die Reise zu lange dauern wird

Bir arabayı nasıl süreceğini sana öğreteceğim.

Ich werde dir das Autofahren beibringen.

Havaalanına gitmenin ne kadar süreceğini düşünüyorsunuz?

Was meinst du, wie lange braucht man zum Flughafen?

O bir arabayı nasıl süreceğini öğreniyor.

Er lernt, Auto zu fahren.

Ben onun ne kadar süreceğini bilmiyorum.

Ich weiß nicht, wie lange es halten wird.

Endişelenme. Sana nasıl araba süreceğini öğreteceğim.

Mach dir keine Sorgen! Ich werde dir beibringen, wie man fährt.

Tom nasıl at süreceğini biliyor mu?

Kann Tom reiten?

Onun ne kadar daha süreceğini düşünüyorsun?

Wie lange, denkst du, wird es noch dauern?

Onun ne kadar süreceğini biliyor musun?

Weißt du, wie lange es dauern wird?

Boston'a gitmenin ne kadar süreceğini düşünüyorsun?

Wie lange, glaubst du, dauert es, nach Boston zu kommen?

O onlara nasıl gemi süreceğini öğretti.

Er lehrte sie, wie man Schiffe steuert.

Bana nasıl araba süreceğini bilmediğini söyleme.

Sag bloß, du weißt nicht, wie man Auto fährt.

Tom partinin ne kadar süreceğini bilmiyor.

Tom weiß nicht, wie lange die Feier dauern wird.

Tom, Mary'ye nasıl bisiklet süreceğini öğretti.

Tom brachte Maria das Radfahren bei.

Nasıl araba süreceğini Tom'a kim öğretti?

Wer hat Tom denn Autofahren beigebracht?

Ne, hâlâ nasıl araba süreceğini bilmiyor musun?

- Was... du kannst immer noch nicht Auto fahren?
- Was? Du weißt immer noch nicht, wie man Auto fährt?

Tom neden üç saat süreceğini bilmek istedi.

Tom wollte wissen, warum das drei Stunden dauern würde.

Bu toplantıların ne kadar süreceğini asla söyleyemezsin.

Man weiß nie, wie lang diese Treffen dauern werden.

Ne kadar süreceğini sana tam olarak söyleyemem.

Ich kann Ihnen nicht mit Bestimmtheit sagen, wie lange es dauern wird.

Tom yağmurun o kadar uzun süreceğini düşünmedi.

Tom dachte nicht, dass der Regen so lange dauern würde.

Tom bunu yapmasının ne kadar süreceğini bilmiyor.

Tom weiß nicht, wie viel Zeit er dafür benötigen wird.

Erkek kardeşin nasıl araba süreceğini biliyor mu?

Kann dein Bruder Auto fahren?

Odanı temizlenin 15 dakikadan daha fazla süreceğini sanmıyorum.

Ich denke nicht, dass es länger als eine Viertelstunde dauern würde, dein Zimmer aufzuräumen.

Evi boyamayı bitirmenin kaç saat süreceğini merak ediyorum.

Ich frage mich, wie viele Stunden es wohl dauern wird, das Haus fertigzustreichen.

Tom'a yardım ettirmenin ne kadar süreceğini merak ediyorum.

Ich frage mich, was man tun müsste, damit Tom mithilft.

Hatanın fark edilmesinin ne kadar süreceğini merak ediyorum.

Ich bin neugierig, wie lange es dauern wird, bis der Fehler auffällt.

Bu soğuk havanın ne kadar süreceğini merak ediyorum.

Ich möchte gerne wissen, wie lange dieses kalte Wetter anhalten wird.

- Nasıl araba süreceğini biliyor musun?
- Araba sürebilir misin?

Kannst du Auto fahren?

O taraftaki enkaza ulaşmanın da ne kadar süreceğini bilmiyorum.

Und ich weiß nicht, wie lange ich noch bis zum Wrack brauche. In diese Richtung.

Tom, Mary'yi, John'a nasıl araba süreceğini öğretmeye ikna eden kişi değil.

Tom ist nicht derjenige, der Maria dazu gebracht hat, Johannes das Fahren beizubringen.

Kral, insanlarının ona gösterdikleri aşkın sonsuza kadar süreceğini umut ediyor ve inanıyor.

Der König hofft und glaubt, dass die Liebe die ihm sein Volk jetzt erweist, auf immer dauern wird.

- Erkek kardeşin nasıl araba süreceğini biliyor mu?
- Kardeşin nasıl araba sürüleceğini biliyor mu?

- Kann Ihr Bruder Auto fahren?
- Kann dein Bruder Auto fahren?

- Nasıl araba süreceğini biliyor musun?
- Araba sürebilir misin?
- Bir araba sürebilir misin?
- Araba kullanabilir misin?

- Kannst du Auto fahren?
- Können Sie Auto fahren?
- Könnt ihr Auto fahren?